Fazla iddiası olmayan 2 takımın maçı. Karabük düşme telaşından uzak rahatı yerinde, Fenerbahçe Lig'de eleğini asmış Kupa'yı bekliyor.
Fenerbahçe'nin bu maçı kazanmış olması ya da son 4 maç 3 galibiyet falan hiç bir şey ifade etmiyor yani. Belki camiada "Trabzonspor ile aramızda 3 puan kaldı ya bizi geçerlerse" diye bir kuşku olabilir ama sahada bunu algılayacak 2 maksimum 3 oyuncu çıkar.
Böyle olunca "laylaylom" bir maç oldu. Kaleciler geceye damga vurdu. Aslında bu da pozisyon çokluğundan ziyade 3-4 net pozisyonu mükemmel kurtarmalarından oldu. Daha fazla pozisyon üreten Fenerbahçe'ydi.
YİNE EN İYİSİ LENS
Sahada 4 Hollandalı vardı. En iyisi yine Lens.. En kötüsü ise Advocaat'tı. Van der Wiel durumu idare ederken Sow'un şutu asist olup gol atana kadar Robin bol ofsayt aldı.
Hani Lens olmasa var ya, "ah Fener vah Fener" dersiniz ve bu geceden de kayıpla ayrılırsınız. Advocaat zaten kopmuş gün sayıyor. Ama Avrupa kültürü onu her şeye rağmen Türkiye Kupası'na daha ciddi hazırlanmaya itecektir.
Bu gece o kadar kopuktu ki, takımın sol kanadını bitik 2 adam Hasan Ali ve önünde yağlanmış Aatıf'a teslim ederek rakibini rahatlattı.
Karabükspor'un etkili tüm atakları bu ikilinin kanadından geldi. Tabii o bölgeyi kapatmak için çanağı çatlayan Topal'a olan oldu.
Advocaat'ın diğer bombasına ne demeli. 68.dakikada Volkan'ı oyuna aldı gireli 10 dakika olmuş sakatlık yaşandı ve kenara aldı.
İyi de Volkan "Oynarım ne oldu" diye el kol hareketleri yaparken neden ısrarla değiştirdi. Kafa gidik o yüzden. "Oynar" diyen Sağlık Ekibi bile çaresiz kaldı.
Diyorum ya, Fenerbahçe baharı görmeden lige havlu atarak kendi tarihine geçmiştir. Bu Fenerbahçe camiası için aslında olağanüstü bir durumdur ama kimin umurunda..
YORUMLAR