MERT AYDIN

MERT AYDIN


3 mutsuz adam

25 Eylül 2016 - 10:38

“Trabzonspor, bu sezon taraftarıyla ilk kez buluştuğu maçta muhteşem bir futbol ortaya koyarak zorlu rakibini yenmeyi başardı ve yükselişini sürdürdü. Dile kolay, tam 153 gündür takımından ayrı kalan taraftar da bordo mavilileri yalnız bırakmamıştı. Zorlu hava şartlarına karşın, tribünlerde büyük bir coşku vardı.”

“Ama asıl büyük coşku sahada yaşandı. Muhteşem bir zeminde oynanan maçta birbirinden güzel pozisyonlar izledi seyirciler. Üstü düzey bir orta saha mücadelesi, sağlam bir defans kurgusu ve birbirinden yaratıcı hareketlerle gol arayan iki takım futbolcuları, pek çok gol pozisyonundan yararlanamadı.”

Haklısınız, tabii ki böyle bir şey olmadı Trabzon-Konya maçında. Ağır bir yağmur, çok ağır bir saha, çok çok bozuk bir zemin, çok çok çok isteksiz bir avuç taraftar ve çok çok sıkıcı bir maç izledik. Her iki takım adına birer gol pozisyonu, son saniyede gelen gol ve iki mutsuz teknik adamın unutulmaz birer resmi dışında ne yazılacak, ne de hatırlanacak bir şey vardı.

Gol pozisyonlarını ve bordo mavilileri biraz rahatlatan ve evsahibi ekibe inanılmaz değerli bir 3 puan getiren golü bir kenara bırakarak, (her ikisinin de futbolu benden iyi bildiğine gönülden inandığım) iki teknik adama odaklanalım.

XXX

İlk mutsuz adam resmi için 68. dakikaya gidelim.

68. Dakikada Ersun Yanal, hakemin bir kararına tepki gösterdiği için tribünlere gönderildi. Böylesine tecrübeli bir teknik direktörün bu kadar basit bir hataya bu kadar büyük tepki göstermesi, ne kadar büyük bir stres içinde olduğunun göstergesi bana göre. Haksız değil, yeni ve tüm olumsuzluklara karşın büyük iddiası olan bir takımın başına geçti, zaman akıp geçiyor ve çember her geçen gün daralıyor. Bir an önce toparlanması ve takımını yükselişe geçirmesi gerekiyor. Ama bunun yolu böyle basit hatalar yapmaktan değil, takımı kademe kademe geliştirmekten geçiyor.

Elinde sihirli değnek olmadığına ve dünyanın en yetenekli (Konyaspor maçını seyretseydiniz, ne demek istediğimi anlardınız) futbolcularını kullanma şansı bulunmadığına göre, yapacağı en doğru hareket, takımı kademe kademe oluşturmak; gerekirse ‘profesyonel’ futbolcularına futbolun tanımını tekrar yaparak.

(1) Kalecinin görevi kaleye giden topu durdurmak ve oyun kurmaktır.

(2) Defanın görevi rakip atakları kesmek ve oyun kurmaktır.

(3) Orta sahanın görevi rakip defansı rahatsız etmek, rakip orta sahaya baskı yapmak ve oyun kurmaktır.

Ne yaparsanız yapın, oyun kuramazsanız, sahada boş boş koşuşturan, topu sahanın çeşitli bölgelerine tepikleyen insanlar topluluğu gibi görünmekten kurtulamazsınız.

XXX

İkinci mutsuz adam resmi ise 95. dakikadan. Aykut Kocaman, son saniyede gelen golle adeta yıkıldı. Takımı öylesine anlamsız bir gol yedi ki, üzülemedi bile. Tepkisiz kaldı.

Büyük ihtimalle 90 dakika boyunca takımının sahada ne yaptığını da tam olarak anlayamadı bence. Zaten aynı şartlar onun için de geçerliydi. Çok ağır bir saha, ilk 45 dakikada sürekli yağan ve sahayı, topu, ruhlarımızı ağırlaştıran bir yağmur, yani adeta futbol oynamamak için tasarlanmış bir ortam.

E, hal böyle olunca, üçüncü mutsuz adam resmi de, kendi kendimize çektiğimiz ‘selfie’ oluyor.

Futbol seyretmek, az da olsa keyif almak, mücadele izlemek isterken, cep telefonuyla oynayan, arada sırada gazete karıştıran, Türk futbolunu kurtarmak için uygulanması gereken yeni puanlama sistemi üzerinde çalışan (ki bu puanlama sistemini önümüzdeki haftalarda sizlerle de paylaşacağım) biri haline geliyorsunuz.

Yazımızı klasik bir demeçle bitirelim. Önümüzdeki maçlara bakacağız. Bu tabii ki bordo mavili takım için çok önemli bir galibiyet. Teknik ekip biraz nefes aldı, geçen hafta “Trabzonspor, önce kaybetmemeyi öğrenmeli” demiştik, bir adım öteye geçerek kaybetmemekten de iyisi yapıp, kazandılar. Bu sonuç onları biraz rahatlatır ama bu oyunla rahatlamaları ne kadar sürer onu bilemiyorum.

25.09.2016 - futboo.com

YORUMLAR

  • 0 Yorum