UZAY GÖKERMAN

UZAY GÖKERMAN


Derbide Fenerbahçe'nin kazanmak dışında şansı yok

30 Kasım 2016 - 00:17

1. Fenerbahçe adına bu sezon sizin için en değerli kazanım nedir?

Fenerbahçe'nin Aykut Kocaman'ın üçüncü sezonunun yerleştirdiği bir sistemi, oyun anlayışı ve dizilişi vardı. O sezon takım 64 maç yaptı, Avrupa Ligi'ndeki finali kaçırdı sadece. Türkiye'de Kupa'da final oynayıp kazandı. Ersun Yanal ve İsmail Kartal dönemleri bu sistem üzerine kuruldu.

Pereira geçen sezon geldi bunu bozdu. Takımların futbol karakteri, düzeninin kolay kurulmadığı için bozulmaması gerektiğine inananlardanım. Maceralara gerek yok. Aykut Kocaman da merkezinde Alex'in olduğu Daum Sistemini değiştirmişti ve kolay da olmadı.

Advocaat, Fenerbahçe'yi alıştığı düzene geri döndürerek müthiş bir iş yapmış oldu. Zaten dikkat edilirse Fenerbahçe'yi ayağa kaldıran da bu oldu. Şampiyon olursunuz ya da kıl payı kaçırırsınız, bu önemli değil. Türkiye'de maalesef bu yaşamsal sorun olarak görülüyor.

Manchester United, Arsenal, Bayern Münih, Barcelona, Benfica, Porto gibi olmak istiyorsanız işte bu detaya dikkat edecek, önem vereceksiniz. Fenerbahçe sezona örneğin Mancini ile devam etme kararı alsa felaketle sonuçlanır, bugün bambaşka şeyler konuşuyor olurduk.

Advocaat, Fenerbahçe'ye zaten bildiği şeyi kazandırdı ve rüzgara karşı yürümek yerine onun enerjisini kullanarak yine istediği yöne hareket etmeyi becerdi.

2. 7 maçlık galibiyet serisi ve farklı skorlar elde etmek Beşiktaş derbisi öncesi bir rehavet ve rakip adına avantaj yaratır mı?

Advocaat çok tecrübeli bir teknik direktör ve takımda çok iyi rotasyon yapıyor.  Oynayan ve kenarda bekleyen oyuncular arasında rekabet olduğunu da tahmin ediyorum. Fenerbahçeli futbolcu iyi olduğunun ancak şanssız bir başlangıç yaptığının bilincinde olarak kendisini göstermeye çalışıyor.

Lig yarışına çok geriden dahil olduğu ayrıca takım haline gelmek adına daha fazla çalışmak zorunda kaldığı için bu galibiyetlere ihtiyacı da vardı. Rehavet ancak sezon sonunda ya da yeni sezonda olabilir. Ayrıca günümüz futbolunda rehavet diye bir şey kaldığını sanmıyorum.

Rehavet, bizim de ilk gençlik yıllarımıza karşılık gelen profesyonel anlayışın yerleşmediği dönemlerde oluyordu. Bugün yorumculuk yapan o günün futbolcuları mesela Rıdvan Dilmen bir çok beyanında da vardır, profesyonelce hareket etmiyorlardı. Şampiyonlar Ligi, Euroleague formatında mücadele eden takımlar rehavete kapılamaz.

3. Advocaat uygulamalarıyla birçok oyuncuyu ayağa kaldırdı ve takıma kazandırdı. Salih ve Emenike için de bunları yapabilir mi? Bu iki isim için umutlu musunuz? Yoksa devre arası kiralanmaları daha mı doğru?

Emenike öğrenme güçlüğü yaşayan bir futbolcu; iki sezon önce Beşiktaş maçında yaptığı hareket ve yaşananlar sıradan bir insana bir çok şey göstermiş, anlatmış olmalıdır. Emenike kendi kendiyle kavga ediyor. Sonra takımla, peşinden daha korkuncu taraftarla...

Defalarca kere yazmışımdır Emenike'nin en güzel hali pas verdiği andır. Futbolcular golü çok abartıyorlar; futbol takım oyunudur ve gol kişisel bir şey değildir. Volkan Şen de bunu bilerek sahada olmalıdır. Emenike bunu öğrenemediği sürece bu takımın bir parçası olamayacaktır.

Salih için henüz çok erken; sezonun ortasına kadar beklemek gerekiyor. Biraz da güçlenmesi önemli; aynı şey Alper Potuk için de geçerliydi. O eşiği geçti.

4. Derbide Fenerbahçe adına en kritik isim olarak kimi görüyorsunuz...

Lens'in oynayıp oynamayacağı hala merakla beklenen bir soru. Galatasaray karşısında takımda yerini alsa derbi nasıl sonuçlanırdı? Gerçekten merak ediyorum. Aynı şey Beşiktaş maçı için de geçerlidir.

Aatif takıma oturdu ve çok yararlı oynuyor. Sow, bıraktığı yere geri döndü. Souza orta alandaki ön libero karakterinden Lampart'vari bir rolü zorluyor.

Fenerbahçe, yorum yapılanın aksine takım oyunu oynuyor artık ve bireysel yetenekler bu şekilde sivrilmeye başladı. Böyle değerlendirmek daha doğru bakış olur.

5. Şenol Güneş'in fikstür hakkındaki eleştirileri için düşünceleriniz nedir?

- Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa 1982-83 sezonunun ilk yarısında Trabzonspor stadyumunun bakımı nedeniyle maçlarını deplasmanda oynamış ve yarış içinde olduğu Fenerbahçe ile kafa kafaya puan toplamıştı. Ligin ikinci yarısında tüm maçlarını evinde oynayacağından o sezon daha devre bitiminde şampiyonluğu konuşuluyordu. O yıllardaki Trabzonspor'un görüntüsü bu zamankinden çok farklıydı. Ligin en favori takımıydı. Şenol Güneş de takımın kaptanı kalecisiydi. Ancak işler yolunda gitmedi ve Trabzonspor evinde beklenmedik puanlar kaybetti; ligin bitimine bir hafta kala da Fenerbahçe şampiyonluğu Bursa'da ilan etmişti.

Geçen sezon Beşiktaş maçlarının neredeyse tamamını deplasmanda oynadı. Bu Beşiktaş için yorgunluk oldu ama şampiyonluğuna engel değildi. Yani normal şartlarda sorunmuş gibi görünen detaylar veya avantajlar bazen tam tersi sonuçlar doğurabilir.

Osmanlıspor ve Fenerbahçe Avrupa Kupası maçlarına neredeyse Temmuz ayında başladılar. Fenerbahçe malum Şampiyonlar Ligi'nden elendi, travma yaşadı. Teknik direktörü ile yollarını ayırdı. Beşiktaş ise direkt olarak grup maçlarına Eylül ortasında başladı.

Avrupa'nın tüm büyük takımları bu şekilde oynuyor. İngiltere'de Premier Lig'in bir yılbaşı haftası vardır, iki günde bir maç oynarsınız. Kimse de bir şey söylemez. Söyleyene de tuhaf bakarlar. Büyük takım olmanın yolu buradan geçer.

Şenol Güneş maalesef bulunduğu yerin farkında değilmiş gibi konuşuyor. Modern futbolda oyuncular kadar teknik adamların da çalışması gerekiyor. Bu çalışma hem rakip takım analizi hem de kendi oyuncularınıza dair yapılıyor. Bu nedenle de çok iyi yardımcı teknik kadrolara ihtiyacınız vardır.

Şenol Güneş'in şikayetinin nerede gizli olduğunun burada gizli olabileceğini de tahmin ediyorum.

6. Beşiktaş'ın derbide en tehlikeli ismi olarak kimi görüyorsunuz?

Quaresma gerçekten fark yaratıyor. Benfica maçının üçüncü golü öncesinde yaptığı orta maçı kurtardı. Aboubakar'ın bitiriciliği de Beşiktaş'ı rahatlatıyor. İkisinin uyumlu oyunu da Beşiktaş'a maç kazandırıyor.

7. Beşiktaş seyircisinin derbiye gelecek olması skora etki eder mi?

Bir yerde konuşma yapmaya gidiyorsunuz, karşınızda kalabalık bir kitle var. Tanıdık bir yüz, göz teması kuracağınız bir kişi arıyorsunuz ister istemez. 11 futbolcu kendisinden nefret eden 50 bin kişinin önüne çıkıp yapayalnız ortada mücadele ediyor. Bu çarpık bir durumdu.

Kaç kişi olursa olsun, o ortamda sizinle gönül bağı kuranlarla, taraftarınızla birlikte olmanın önemli olduğuna inanıyorum. Skora etkisinin olup olmaması önemli midir değil midir, bunu maç sonunda göreceğiz. Ancak Fenerbahçe taraftarının takıma etkisinin burada çok daha belirleyici olduğunu düşünüyorum. Ligin ikinci yarısında da aynı şey Beşiktaş için geçerli olacaktır.

8. Maçın hakemi Hüseyin Göçek..

Bu konu yorum yapmakta zorlanacağım bir detay... Çünkü temel sorun "bu maçı şu hakem çok iyi yönetir" diyeceğimiz durumda değiliz. Aklımıza bir isim gelmiyor oluşundan daha kötü bir şey olamaz.

Kim yönetirse yönetsin böylesi maçların altında kaldığını, taşıyamadığını görüyoruz. Hakemlerin kafası da rahat değil, yeterli de...

9. Maçtan çıkabilecek üç sonuç için lig nasıl şekillenir? Fenerbahçe kazanırsa.. Berabere biterse.. Beşiktaş kazanırsa..

Fenerbahçe'nin kazanmak dışında bir şansı yok. Ligi dengelemek adına özellikle liderle arasındaki puan farkının daha fazla açılmaması için 3 puan almalıdır. Bunun dışındaki tüm sonuçlar onu etkileyecektir. Ligin ikinci yarısında Fenerbahçe'nin Galatasaray ve Beşiktaş ile deplasmanda oynayacağı unutulmamalıdır.

Beşiktaş kazanırsa ligde çok erken bir zirve kopuşu yaşanır.

Ancak 11 senedir Fenerbahçe'nin Kadıköy'de bir kazanma alışkanlığı var. Büyük maçlara daha iyi hazırlanıyorlar. Bu sezon da Kadıköy'deki tüm büyük maçları iyi oynadılar. Rakiplerine neredeyse pozisyon vermediler.

Beraberlik iki takım dışında herkesin beklediği bir sonuç.

Ligin heyecan seviyesinin korunması adına bu maçı Fenerbahçe'nin kazanması gerekiyor.

YORUMLAR

  • 0 Yorum