Öncelikle Hollanda futbolunun önemli bir ismi olan, dünya devi Liverpool'un formasını giydikten sonra Süper Lig'e gelen, Beşiktaş ve Galatasaray'da iyi işlere imze atan Ryan Babel'in de "Futboo Ailesi'ne" katılmasından duyduğum memnuniyeti dile getireyim...
Çok kritik bir derbiyi geride bıraktık. Sadece 1 şutun kaleyi bulduğu, çok önemli gol pozisyonunun olmadığı, 45 faulün yapıldığı bir derbinin, aslında Türk futbolunun gelişimi açısından çok çok önemli bir adım olduğunu söyleyerek yazıma başlayayım.
Ben derbinin oynanış şeklini beğendim. Derbi zevksiz, pozisyonsuz ve çok faullü olabilir. Ama derbide iki takım teknik direktörünün taktik hamleleri, maça hazırlıktaki savunma önlemleri Türk futbolunun gelişimi açısından sevindirici.
Bizim en büyük eksiğimiz, rakibin seviyesi arttıkça, kendi oyunumuzu oynama adına savunmada yaptığımız basit hatalardı. Oysa bu derbide yapılan basit hata, ya da gol pozusyonuna neden olabilecek bireysel hata sayısı tam olarak "sıfırdı"...
Bu derbiden büyük beklenti içinde olan taraftarı anlarım.. İki takım adına da taraftar kazanmak istiyordu.. Özellikle evsahibi Fenerbahçe taraftarı son yıllarda çok fazla yenemediği rakibini yenip mutlu olmak için stada gelmişti.
Medyadaki meslektaşlarımın çoğunluğu da yaptıkları programda öne çıkartacak çok konu bulamadılar. Oysa son Şampiyonlar Ligi finali de böylesine tatsız tuzsuz denilebilecek bir oyuna sahne oldu. Haziran'ın 10'unda dünyanın en iyi takımı olarak gösterilen Manchester City; 4 stoper orjinli oyuncu (Dias, Akanji, Ake, Stones) ve orta sahadaki Rodri ile final maçına çıktı.
Tamamen kazanma ve kendi futbolumuzu oynama odakli maçta Hırvatistan'a 30 dakikaya yakın top göstermedik ama şok gollerle yenildik. Tamamen rakibi durdurma ve açıklarından yararlanma üzerine kurulu oyunla Barış'ı bir kez kaçırdık ve kazandık. Üstelik yıllar sonra Hırvatlar'ı iç sahada yenen ilk takım olduk.
Fenerbahçe ve Galatasaray'ın büyüklüğünün farkındayım elbette. Ama bu iki ekibimiz sadece şampiyonluk yarışında değiller. Avrupa'da önemli işler yapmayı amaçlıyorlar. Ve o kulvarda "Önce savunma", önce "basit hata yapmama", "önce takım olarak iyi yardımlaşma" düsturları egemen.
Salt hücum gücüyle belli bir yere kadar ilerleyebiliyorsunuz.
Bu yüzden bu derbide Türk futbolunun "savunma yönünü" geliştiren İsmail Kartal ve Okan Buruk'u kutlarım...
Bu yolda devam... Korkmadan, bıkmadan...