Ali Koç'tan gündemi sarsacak açıklamalar

Fenerbahçe'de Başkan Ali Koç son dönemde yaşanan olaylar, kadro dışı kalan oyuncular ve medyada çıkan iddialarla ilgili FB TV'de açıklamalarda bulundu ve gündemi sarsacak konularda bilgi verdi.

Ali Koç'tan gündemi sarsacak açıklamalar
10 Ekim 2018 - 15:41

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç Fenerbahçe TV'de yayınlanan Gündem Özel programında Ersun Yanal'dan Cocu'ya, Volkan Demirel'den gönderilen 3 teknik adama gündemi sarsacak açıklamalarda bulundu. Ali Koç'un açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

Ali Koç: İki kelimeyle özetleyebiliriz olayları. Hayal kırıklığı ve sancılı... 'Köklü değişimler' dedik ama bunun içinde engeller de var ama bu puan durumuna baktığımızda olmamamız gereken bir yerdeyiz.

Hocamız, transferlerimiz bu yüzden tartışılıyor. Herkes etkileniyor ve doğal olarak da tribünler de etkileniyor. Bunu anlayışla karşılıyorum. Doğaldı.

Biz de hatalar yaptık, daha da yapacağız. Bu işin okulu da yok, yaşadıkça tecrübe kazanıyorsun. Şöyle bir baktığımızda 3 maç var ki, top bir kere kalemize gelmiş ve gol olmuş. Bu 3 maçtan 5-6 puan çıkarsak her şey çok farklı olacaktı. Şans da bizim yanımızda olmadı. Tabii ki şanstan sadece bahsedemeyiz. 5 puanımız daha olsaydı bambaşka şeyler konuşulacaktı.

Beşiktaş ve Başakşehir'le de başabaş oynadık, hatta benim fikrim kazanmayı da hak ettik ama olmadı.

Hangi şartlarda kulübe geldiğimizi, neyi devraldığımızı unutmayalım. Evet, kötü bir performans sergiliyoruz 8 haftadır ama Fenerbahçe 8 haftalık bir kulüp değil. Bambaşka ve büyük bir projeden bahsettik ve bu sezon da elimizden gelenin en iyisini yapacağımızı söyledik. Finansal yapı, disiplin, ücretler, Finansal Fair Play... Bunların hepsini söyledik ama 2 maç farklı olsa her şey farklı olacak.

11 transfer yaptık. Gençlerimizi Slimani ve Ayew gibi tecrübeli oyuncularla besledik. Edu ve Lugano'nun ilk geldiği dönemi hatırlayın. Zaman içinde neler yaptılar hatırlıyoruz. Skor medyacılığını da düşünürseniz işler iyi giderse de bambaşka olumlu ifadeler olabiliyor. Kısa vadeli sonuçlar üzerinden yorum yapmak da istemiyorum ama hayal kırıklığı ve mutsuzluğu da anlıyorum.

Fenerbahçe'nin kendine has sıkıntıları var. 25 milyon euroluk satış yaptık. Hocamız da Giuliano ve Josef'in satılmasını istemiyordu ama zorundaydık. Biz bu parayı büyük transferlere harcamadık. Biz de biliyoruz ses getirecek paralar harcamayı... Bu lüksümüz yoktu. Uzun vadede kullanmak istedik parayı. Bu anlamda sabredilmesini transferlerin de doğru olup olmadığını bundan sonra görmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Ben transferlere baktığımda taraftardan daha sabırlı olduğumu düşünüyorum. Ücretler düştü, yaş ortalaması düştü.

Bizde amatör şubeler fazla. Avrupa'nın en iyi basketbol takımı var. Bunun bütçesi de 30 milyon euro. Fenerbahçe Üniversitesi var. Hala tam ne yapacağımızı bilmiyoruz. Hocalarımız çalışıyor. Kiralar başladığında Kasım ayından itibaren 2 milyon TL masrafı olacak. Banka borçlarımız var. SPK'dan da onay aldık. Sponsorlarımız da kaynak sağlayacak, haftaya da Sivas maçında sponsorlarımızla çıkacağız. Tüm bunları üstüste koymamaıza rağmen 800,900 milyon TL kaynak olmasına rağmen mart ayından sonrasını göremiyoruz.

Bilin ki bu durumlar böyle devam etmeyecek. Beşiktaş ve Başakşehir maçlarından memnunum. Taraftarımızın tepkilerini anlıyorum. Ben yönetici olduktan sonra maçlara gitmeye başlamadım. 7 yaşından beri gidiyorum. Onları çok iyi anlıyorum. Hatta bazen fazla taraftar gibi davrandığım için eleştiriyorum. Bunların bazılarını samimi de buluyorum ama kabul edemediğim bir şey var. Bu da çubuklu sahada mücadele ettiği zaman yuhalamak, olumsuz tezahüratlarda bulunmak, ona ıslık, buna ıslık bizim alışık olmadığımız şeyler...

Kısa vadeli tepkilerle, sosyal medyada yazılıp çizilenlerle biz bu kulübü yönetemeyiz. Yönetmemeliyiz de... Biz yola çıktık, harita çizdik, ilerliyoruz. Tabii ki arada zorluklar, düzeltmeler olacaktır. Büyük hedef değişmemiştir. Ben ve yönetim kurulum çok daha fazla inançlıyız, bu yolda da devam edeceğiz.

Bugün 20 yıllık kaleci Buffon, hayatımda unutamadığım 3 stat vardı diyor ve bunlardan bir tanesi de Fenerbahçe Stadı'ydı diyor. Takımı desteklemeye devam edelim.

"Ersun Yanal'ı düşünmüyoruz"

Ersun Yanal hocamız bizim planlarımızda yok. dün olmadı, bugün de yok. Son dönemde onun için yoğun bir kampanya var. Normal buluyorum. İçinde bulunduğumuz durumda olabilir bunlar... Bu tepkilere bir son vermenizi önemle rica ediyorum.

Hocalarımızla başlayalım. Değişime direnç gösterenlere karşı olacağımızı ve önlemler alacağımızı söyledik. Cuma günü de hocalarla ilgili açıklamalar yaptık. Herkes şaşırdı. Olumlu karşılayanlar da oldu. Biz bilerek fazla detaya girmedik. Bekledik, 'Görelim kim ne diyecek' dedik. Medyada nasıl sızıntılar olacak görmek istedik. Dostu düşmanı görmüş olduk. Yalan yanlış, gerçek dışı programlar da yapıldı.

Öncelikle... Sezon başına gelelim. Detaylı anlatmam lazım. Aykut hocamızla görüşmelerimiz oldu ve hoca değişikliğine gitme kararı aldık. Biz düzen değiştirmeye geldik. Bunun için bazen üzüleceğiz, demoralize olacağız ama pes etmeyeceğiz. Konuşulan konulardan biri de Aykut hocayla teknik ekipti. Comolli de teknik heyetle oturdu, konuştu. Onun da raporu olumluydu. Yumuşak geçiş olsun istedik. Samandıra aynı Samandıra, oyuncuların çoğu aynı... Sonra AYkut hocamızla konuşunca, 'Ekibimizle yolları ayırırsanız, lütfen onların haklarını koruyun' dedi, biz de 'tabii ki' dedik. Sezonun başlamasına birkaç gün kala onlar istifa ettiler, biz de hocamızı aradık, o da sağolsun yardımcı oldu. Biz de hocalarımızla devam ettik. Comolli de hocamız da referans verdi, biz de devam ettik. Biz de 'Keşke atsaydık da 4 ay sonra bu noktaya gelmeseydik' demeye başladık.

Bir zaman sonra eski düzenin daha iyi olduğu, yeni düzenden bir şey olmayacağını belirten bir durum oldu. Samandıra'daki personele, bazı oyunculara bu duygu geldi. Küçük değişimlerin sanki çok büyükmüş gibi gösterildiğini gördük. Bu 7-8 kişilik bir ekip. 28 haziranda başladık. Arda Keskin adlı bir arkadaşımıza salon çalışması yaptırma kararı verdik. Sonra biz yetersiz bulduk ve anlaşarak yollarımızı ayırdık. Bu gelişme, daha sonra yollarımızı ayırdığımız 3 kişiye olumsuz etki yaptı ve bu arkadaşlar kendi sorumluluklarında aksaklıklar yaşatmaya başladılar.

Bu arkadaşlar yeni gelenlere fark edilir şekilde yardımcı olmamaya başladılar. Arka arkaya olumsuz sonuçlar da gelmeye başladı. Takım içinde 'Ne yapabiliriz?' diye konuşulurken hocalardan Turgay Altay 'Banane! Fenerliler düşünsün' diyor. Olabilir anlık bir tepki ama devamlı söyleniyor.

Yardımcı antrenörlük dışında, saha antrenmanlarında umursamaz tavırlar oldu. Maça yorgun çıktıklarını söyleyen oyuncular oluyor. Bunu da performans antrenörü Alper Aşçı'ya iletiyorlar. Alper Aşçı da oyuncualra bunu teknik ekibin istediğini söylüyor ve oyuncularla teknik ekip arasında sorun oluyor. Oyuncuların tepkileri de teknik ekibe iletilmiyor. Oyuncular daha sonra teknik ekiple iletişime geçiliyor.

Bir süre sonra ise uygulanan dayanıklılık testi ve diğer çalışmaların tamamen yanlış yapıldığı ortaya çıkıyor. Detaylı araştırmalar sonucunda...

Gelişen bu olayalrdan sonra, Alper Aşçı'nın da sorumluluk alanı değiştiriliyor. Görevine son veriliyor, antrenman planlarına da hiçbir şekilde karışmaması söyleniyor. ne oluyorsa da bundan sonra oluyor.

Gelelim Beşikltaş maçına... Maç öncesi pek çok konuda kulüp hakkında ve takım hakkında açık açık eleştiriler yapılıyor bu kişiler tarafından. Prim açıklanınca, prim dağıtım şeklinin yanlış olduğunu aleni şekilde konuşuluyor bu kişiler tarafından... Neyse... Sonra maça gidiliyor. Soyunma odasında o gün rulo bir halı var. Daha önce orada olmayan bir hali.

Teknik ekipten biri 'Bu halı ne?' diyor. Yardımcı antrenörlerden biri de 'Bugün Beşiktaş bizi yenecek, biz de hocanın cenazesini bu halıya sarıp göndereceğiz' diyorlar. Trnava maçında da halı koyuyorlar. Hocalar 'Fenerliler! Maçı kazandınız, yüzünüz gülüyor' yorumu yapıyorlar.

Biz bu hocalarla devam edemeyeceğmizi düşünürken, içeriden bilgi sızdığını da düşünüyoruz. Cuma günü mesai sonu görevlerine son verdik. Samandıra'ya girişlerini de yasakladık. Ki hazırlıksız yakalansınlar... Bunu bilerek yaptık. Haklı da çıktık. Bu arkadaşların bilgisayarlarından, 28 hazirandan itibaren idman programları, veriler, tüm istatistikler dışarıya sızdırılmış. Fenerbahce.org mail adresinden, kendi Gmail adresine yollamış ve oradan da dışarıya aktarılmış. Bu bilgiler, görüntüler kulübün mülkiyeti...

Samandıra'daki harddisk'lerde bütün bilgiler toplanıyor. Geçen senenin bütün idman verileri, performans bilgileri de silinmiş. 'Niye?' dediğimiz zaman da 'Hafıza yok!' dediler. Bu devirde hafıza dediğin zaten 600 dolar... Geçen seneyle bu seneyi karşılaştırmak istediğimizde data yok. Kıyaslama bile yapamayız.

Yeni hocayı beğenmeyebilirsiniz, yetersiz bulursunuz ama sadakat ve aidiyet önemlidir. Elinizden geleni yapmanız lazım. O yüzden bu arkadaşlarla sıkıntılı bir süreç yaşayacağız. Biz sanayiden gelen insanalrız, o sektörde böyle bir şey yapsanız buna 'Endüstriyel casusluk' denir. Bunun devamı da var ama bunu burada noktalayalım...

Fenerbahçe taraftarına sesleniyorum. Siz tribünde bağırıp çağırırken görün biz nelerle uğraşıyoruz. Bizim iyi niyetmiziden de şüphe etmeyin. Belki biraz zaman alacak ama her daim bize destek olun.

Müjdat Yetkiner geçen gün televizyona bağlanmış. Sonra Twitter'da onunla ilgili bir şeyler yazılmış, onun adına üzüldüm. Olaylar haziranda yaşanıyor ama 4 ay sonra çıkıyor konuşuyor. Volkan kararının arkasından bunu konuşması da sanki biz ona, buna kıyıyoruz, biz kıyım makinesiyiz anlamı çıkıyor. 4 haziran.. Seçimler bitmiş, biz kazanmışız. Müjdat hoca da açık bir insan, Aziz Yıldırım'ı desteklediğini söyledi. Seçim günü sandıklarda çalışan bir bayana saldırma arifesine geliyor. Çok ağır küfür ediyor. Dereağzı'nda çok ağır ifadeler kullanıyor. Hem bana hem bana oy verenlere... Elinde tespih, tesspih ayıp bir şey değil ama olayı düşünün diye söylüyorum. Orada çocuklar var, altyapının çocukları var. Hatta bazı veliler tutanak tutuyorlar. Biz de hemen yollarımızı ayırdık. Altyapıya baktığımızda da zaten yollarımızı ayırmamız lazımdı.Gelenler ortada... Ben olayı hiç kişiselleştirmedim. Böyle yapsam üyeliğini de sonlandırırım. Disiplin yolu da açmadım.

Oyuncularımıza gelelim.Aatif'la Dirar'ı genellemek gerekirse... Disiplinsizlik, ciddiyetsizlik ve disiplin ve performans yetersizlikten kadro dışı bırakıldılar. Gözlemlediğim kadarıyla en mutsuz günlerimizde bile bu iki oyuncu şen şakraktı.Siz ekmeğinizi yediğiniz bir kulüpte işler bu kadar kötü giderken siz nasıl bu kadar mutlu olabilirsiniz?

Aatif, Kayseri maçından sonra basına yansıyan da bir konuşma yapmış. Dedim ya biraz önce sızıdırılıyor bazı bilgiler diye. Özelimizin sızdırılması benim kırmızı çizgilerimizden bir tanesidir.

Dirar mesela. Milli takımdan geç dönmesi, takım toplantısına katılmaması, verdiği mazeretin geçerli olmaması. Göztepe maçında oynadı, beğenilmedi. Ertesi maçta kadroya alınmayınca hocaya gidip 'Ben artık tatildeyim' demesi...

Konuştuk, dertleştik soyunma odasında... Bir tanesi de Aatif'ti konuşanlardan. Ben o konuştu diye ceza verecek biri değilim. 'Takım olamadık' dedi, olabilir, kendi görüşüdür. Dirar'ın kadroya girememesi Aatif için mutsuzluk sebebi oldu. Gruplaşmalar var takım içinde... Aatif da Dirar'ın oynaması için arkadaşlarına söyledi, söylettirdi. Ama arkadaşın oynamıyor diye de işini yapmamazlık olmaz. Takım ruhunu ve ahengini bozma, disiplinsizlikten dolayı kadro dışı bıraktık. Kontratları devam eden oyunculardır. Hala kulübün parçalarıdırlar.

Volkan konusunu ayrı tutmak istedim. Bu fünyanın her yerinde böyledir. Uzun yıllar bir takımda oynayıp, daha sonra kulübü sahiplenen ve değişime karşı çıkan birçok yıldız oyuncu vardır. Ben Volkan için pazar günü ne dedim, 'Fenerbahçe için Volkan, Ali Koç için Volkan' dedim. 495 maça çıkmış, bunun büyük bir bölümünü kaptan olarak geçirmiş, bazen haklı ya da haksız birçok kere deplasmanlarda hakaretler yemiş. Milli maçta kendisini çıldırtacak derecede haksızlığa uğramış bir oyuncu.

Ben Volkan'ı tanıdığımda 19-20 yaşındaydı. Çok iyi bir eş, çok iyi bir aile babası. Pazar günü de söylediğim gibi ilk ve tek evine gittiğim futbolcu. Dolayısıyla her anlamda baktığım zaman bu zor bir karardı. Üstüne basarak söylüyorum ne Comolli ne de Cocu benim inanmadığım bir kararı bana aldırtamaz. Gözümle şahit olduğum olaylardan dolayı...

Son iki sezon belki de Volkan'ın en kötü iki sezonu. pek çok nedenden dolayı biz geçen sezon şampiyonluğu kaybettik, bunlardan biri de kaleci performansıydı. Buna rağmen belki de duygusal davrandım, ama onun toparlayıcı bir rol oynayacağını düşünerek kontratını uzattım. Onun liderliğine kaptanlığına ihtiyacımız olduğunu düşündüm. Onun 40 yaşına kadar oynama hayali var. Ona 'Birinci kaleci olmayabilirsin ama senin hayatın Fenerbahçe, çok iyi bir eğitimle sen ileride de bize hizmet edeceksin' demiştim.

Sonra kaleci konusunda istenmesine rağmen hamle yapmadık, yapamadık. Hocamız da teknik direktör de Volkan'ı tanıdıkça onun katkı vereceğine inandılar. Dolayısıyla birinci kaleci yaptık. Fakat iyi başlamadı. Benfica, ve sonrasındaki iki maçta işler iyi gitmedi. İyi futbol oynamamıza rağmen sonra karar verdik ki , 'Bir kaleci daha lazım'... Sonra da Harun'u aldık. Demin de söylediğim gibi , Volkan gibi birçok örnek var. Bilinçaltı olarak da, yeni takım, yeni teknik heyet ve bazı personelin ayrılmasıyla etkilendiğini düşünüyorum. Belki kaleye başka birinin düşünülmesi... Sonuçların kötü gitmesi de bunun üzerine katkı yapmıştı. Belki onda bir rahatsızlık da yaratmış olabilir.

Tabiri caizse, fazla sahiplenmeden dolayı da hatalar yapılabilir. Bunları yaşadık. Kayseri maçından sonr ao da konuşma yaptı, 'Takım olamadık' dedi. İçi dışı bir olan insanalrı severim. O da öyle biri. Amma velakin... Biz onunla sözleşme imzalarken onun yeni gelenlere yardımcı olmasının bayraktarlığını yapmasını istedik. Ama yapamadı. Tersini de yapmadı bu arada. Ben de ona 'Yemeğe çıkardın mı takımı? Birlik olmak için sen yaptın? Sportif diektöre söyledin mi?' dedim. O da 'Rahatsız etmek istemedim' dedi. olur mu öyle şey!

Sonra bir öğrendik ki, oyuncular hep odalarında, kaynaşma olmamış. Oyuncularla ilgili görüşlerini söyledi, 'O ynasın, bu oynasın' dedi, ki bir kaptan bunu yapabilir.

Ama benim için bardağı taşıran iki şey oldu. Dergi yazısının çıkacağı gün Samandıra'dan haber geldi, Volkan Demirel, Cocu'nun yardımcısı Erwin'in üzerine yürümüş. Biz de Samandıra'ya gittik. Ne oldu dedik. Sonra da el sıkışmışlar.

İkinci olay ise önce bana sonrasında Semih Özsoy'a saygısızlık yaptı, sesini yükseltti. Kendisini uyarmamıza rağmen bunlara devam etti. Sözlerimizi bile tamamlatmadı. Buradaki olay da disiplinsizlik, saygısızlık ve takım içinde de gerekli görülen görevleri yapmamasıydı. ben bu kararı alırken iki gün düşündüm.

UEFA'da listede Berkez yok. harun'dan sonra ikinci kaleci Erten (Ersu). Allah korusun Harun'a bir şey olsa kale Erten'e kalacak. ben bunları da düşünerek taviz vermedim ve bu kararı aldım.

Bugünden sonraki davranışlarıysa yarın ne olacağını belirleyecek. Kimse Fenerbahçe'nin üzerinde değil. Bir futbolcunun kadro dışı bırakılması mukavelesinin feshedildiği anlamına gelmez. Çok iyi bir oyuncu, 15 yıldır kulüpte diye, çok iyi Fenerbahçeli diye diğer oyunculardan bir yere kadar farklıdır. Çizgiyi aşarsan kadro dışı kalırsın. Benim arzum bundan sonra gerekli hareketleri yapıp kadroya dönmesidir. Ben vefa konusuna önem veren bir insanım.

Alex konusunda da talep geldi. Volkan konusunda da o bilmez ama ben onun da jübilesini yapmasını istiyorum. Sezon başında da kendisine ifade ettiğim gibi kaleciliği bıraktıktan sonra Fenerbahçe'ye kaleci antrenörü olarak belki de teknik direktör olarak hizmet etmesini isterim.

Alex'le bu konunun hiçbir alakası yok. Ona da jübile ayapabiliriz sembolik de olsa. Ben jübilelerle büyüdüm. İnşallah onun bunun haber sızdırmalarıyla agza gelmez. Mış'lı, muş'lu haberlere itibare etmemek lazım. Hepimizin dikkatli olması lazım.

Aziz Yıldırım'la da görüştüğüne dair haberler de çıkmış. Bilmiyorum, doğru mu değil midir ama çağırsa gitmemesi de yanlış olur. Tabii ki gidecek. Başkanım onun 15 yıl başkanlığını yapmış. Umarım tez zamanda aramıza da katılır Volkan...

YORUMLAR

  • 0 Yorum