Kloppo: Kaybederken de kazanmak

Liverpool'da Şampiyonlar Ligi'ni kazanan, Kırmızılar'a uzun yıllar sonra Premier League şampiyonluğu yaşatan Jürgen Klopp'un hikayesi, biz futbolseverler için her zaman çok özel bir yere sahip olacak.

Kloppo: Kaybederken de kazanmak
08 Ekim 2020 - 13:33 - Güncelleme: 08 Ekim 2020 - 13:36

FUTBOO | Takvimler 8 Ekim 2015'i gösterdiğinde Liverpool için tarihi bir imza atıldı. Jurgen Klopp, Liverpool'un yeni menajeri oldu ve unutulmaz başarılar peş peşe gelmeye başladı.

2015’te geldiği Liverpool’a Premier League tarihindeki ilk lig şampiyonluğunu kazandıran Jürgen Klopp’un, Merseyside’ın Kırmızılıları ile başarıya koştuğu yolun önemli dönemeçlerinde kayıplar vardı. Alman teknik direktörün kariyerinin önceki basamakları Mainz 05 ve Borussia Dortmund’da olduğu gibi...

İlginç bir tesadüf ki kariyerinin en büyük başarısı UEFA Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu da ağır bir yenilginin ardından adeta bir mucizeyi gerçekleştirmeleri sonucu geldi. Geçtiğimiz yılın yarı final eşleşmesinde ilk maçta FC Barcelona’ya deplasmanda 3-0 kaybetmelerine rağmen, kendi sahaları Anfield’da 4-0’lık galibiyet ile finale kaldıkları o tarihi karşılaşma ile Klopp’un Liverpool’u şimdiden özel bir yer edindi.
 

 

Kloppo; bir futbol figüründen daha fazlası

Almanların Kloppo olarak da adlandırdığı futbol figürü, geçtiğimiz yaz bu maça da atıfta bulunarak yaptığı açıklamada “Bir kaybeden olmadığınızın farkına varmak için büyük bir şey kaybetmek zorundasınız. Bu durumu kabul edersiniz, evet, ama halen bir kazanan olabilirsiniz. İşte bizi bir takım olarak daha güçlü kılan şeyler bunlar...”  ifadelerini kullanmıştı.

2001’de Mainz 05’in oyuncu menajerlik teklifini yalnızca teknik direktörlük şartıyla kabul ederek, 1990’dan beri top koşturduğu kulüpte futbolculuk kariyerini sonlandırdı. Forvet olarak başlayan futbol hayatı savunma oyuncusu olarak noktalanırken, 340 maçta 56 gol ile Klopp, o dönem kulüp tarihinin en golcü ismi unvanı ile teknik direktörlük görevine başladı.

27 Şubat 2001’de göreve geldiği Mainz 05’teki ilk yarım sezonunda kümede kalma mücadelesi veren takımı 14’üncü sıraya taşıyarak 2. Bundesliga’da tuttu. Teknik direktörlük koltuğuna oturduktan bir gün sonra ilk maçında ilk galibiyetini almış, takımının başındaki ilk 7 karşılaşmasından 6 galibiyet çıkararak beklentileri fazlasıyla karşılamıştı.

Mainz 05 ile ilk tam sezonu 2001-2002’de, günümüzde Gegenpressing adı ile futbolseverlerin aşinalık kazandığı pres ve kontra pres taktiklerini uygulamaya koyarken, ligi 4’üncü sırada bitirerek Bundesliga’nın kıyısından döndü. 2002-2003’te bu kez daha çok yaklaşmış olmasına rağmen ligin son günü averaj farkı ile 4’üncü sırada kalarak Bundesliga hayallerini yine bir başka bahara bıraktı.

'Futbol tanrısına değil, Tanrıya inanıyorum'

“Futbol tanrısına değil, yalnızca Tanrıya inanıyorum. Hayatta yaşanan her şeyin bir anlamı olduğuna inanıyorum. Bir gün, bugünün gerçekten ne anlam ifade ettiğinin farkına varacağım”  sözleri ile bu durumu olgunlukla karşıladı.

Son 2 futbol yılının hayal kırıklıklarından sıyrılıp, bu talihsizliğin 3’üncü kez üst üste başına gelmesine engel olma hedefi ile giriş yaptığı 2003-2004 sezonunda ligde takımı ile 3’üncü sırayı alarak kulübü tarihinde ilk kez Bundesliga’ya çıkardı.

Jürgen Klopp, geçtiğimiz yıl “Elbette, Şampiyonlar Ligi’ni kazanmak mükemmel bir şey, ama teknik direktör olarak benim en büyük başarım 2004’te Mainz’ı Bundesliga’ya çıkarmaktı”  diyerek, o dönemin kendisi üzerinde ne kadar iz bıraktığını gözler önüne serdi.

Bu üst lige terfi ettiklerinde Bundesliga’nın en küçük bütçesi ve stadının sahibi Mainz, Klopp yönetiminde buna rağmen 2004-2005 ve 2005-2006 sezonlarını üst üste 11’inci sırada bitirmeyi başardı. Oysa ki Bundesliga’daki ilk sezonu kabus gibi bir dönemi de içinde barındırıyordu. Kasım ayı ile Şubat ayı arasında üst üste 7 lig maçı kaybetmişlerdi. Alman futbol insanı, “Bir teknik direktör olarak yalnız başınasınız, bir başka teknik direktöre altı yenilgi sonrası yedinci yoldayken bu durumu düzeltmek için ne yaparsın diye soramazsınız. Hiçkimse buna bir yanıt veremeyebilir çünkü o noktaya gelmeden önce çoğu teknik direktörün sözleşmesi feshedilmiş olur”  sözleri ile o dönemi özetliyor.

Avrupa kupalarındaki ilk deneyimini 2005-2006 sezonunda UEFA Kupası’nda yaşadı. Bir kura şanssızlığı neticesinde o sezon sonu UEFA Kupası’nda şampiyonluğa uzanacak Sevilla ile eşleşmişler ve henüz ilk turda kupaya veda etmişlerdi.

2006-2007 sezonunda peri masalı sonlanırken, Mainz bir alt lige düşmesine rağmen Klopp, 2007-2008 sezonunda da takımın başında kalmayı tercih etti. Takımını Bundesliga’ya geri döndürmeyi başaramaması üzerine sezon sonunda görevi bıraktı. 270 maçlık bu dönemde 109 galibiyet, 78 beraberlik ve 83 yenilgi alarak bir sonraki bölüme hazır olduğu mesajını vermişti.

Bayern yerine tercihi Dortmund oldu

Mayıs 2008’de Bundesliga şampiyonu Bayern Münih’in de kendisi ile ilgilenmesine rağmen tercihini Borussia Dortmund’dan yana kullandı ve işine duyduğu büyük heyecanı ile birlikte kendisine futbol dünyasında kalıcı bir yer edineceği uzun soluklu bu maceraya atıldı.

Önceki futbol yılında ligi 13’üncü sırada tamamlayan takımın çehresini kısa süre içinde değiştiren mental yaklaşımı ile Dortmund’u yeniden ligin çekinilen ekipleri arasına sokan Klopp, 2007-2008 sezonunda kendi evindeki 17 lig mücadelesinde yenilgi yüzü görmedi. Son hafta averaj farkı nedeni ile Avrupa kupalarına katılma şansını kaybetmelerine rağmen 6’ncı sırada bitirdikleri bu sezon, galiptir bu yolda mağlup ibaresini haklı çıkarmayı kendine misyon edinmiş teknik direktörü önderliğinde Borussia Dortmund’un yeniden dirilişinin işaretiydi.

2009-2010 sezonunda “Perşembe akşamları kanepede oturup evde bu maçları zlemek yerine yalnızca Avrupa sahalarına çıkmayı istiyorum”  isteğini dile getiren Klopp’un mesajı oyuncularına ulaştı ve Borussia Dortmund 7 sezonluk aradan sonra Avrupa kupalarına katılma hakkı kazandı.

2010-2011 sezonunda ligin bitimine 2 hafta kala Borussia Dortmund, 2002’den beri ilk defa Bundesliga şampiyonluğu tadıyor, 2011-2012 sezonunda ise kulüp tarihinde ilk kez aynı futbol yılı içinde Bundesliga ve Almanya Kupası’nı kazanıyordu.

 

 

Klopp'un heavy-metal grubu üyeleri

2012-2013 sezonu Klopp’un heavy-metal grubu üyeleri, Borussia Dortmund’u 1997’den sonra bir kez daha Avrupa’nın en büyüğü yapmaya çok yaklaştı. Futbol tarihinin en özel sezonlarından birini geçiren Bayern Münih buna engel olmasaydı... Bavyera devi, bir yıl önce kendi sahasında penaltılar ile kaybettiği finalin aksine bu kez Wembley’de UEFA Şampiyonlar Ligi zaferini tattı.

2013-2014 ve 2014-2015 sezonları Pep Guardiola yönetimindeki Bayern Münih’in Bundesliga’yı domine ettiği dönemdi ve bu takım Robert  Lewandowski gibi Jürgen Klopp’un parlattığı amansız bir golcüyle ligde fırtınalar estirdi. 2015 Nisan ayında lig bitimi görevinden ayrılacağını açıklayan Gegenpressing’in orkestra şefi, sezonun son iç saha maçında 3-2 kazandıkları Werder Bremen karşılaşması sonrası gözyaşları içinde Borussia Dortmund’un Sarı Tribünü ile vedalaştı.

 

 

 

 

2015-2016 sezonunun ilk yarısında Premier League devi Liverpool, Brendan Rodgers’ın görevine son verip kendisini takımın başına geçirdiğinde kaybetme kültürü ile özdeşleşmiş ve bir nevi alay konusu haline gelmiş takımın taraftarına seslenen Klopp, “Şimdi, şüphe edenlerden olmaktansa inananlara dönüşmek zorundayız” mesajını verdi.

'Özel' değil, 'Normal Biri'

İngiliz medyasının “Normal Biri” olarak da adlandırdığı Klopp’un öğrencileri, ilk sezonunda Lig Kupası finalinde Wembley’de penaltılar sonucu Manchester City’nin kupaya uzanmasına engel olamazken, dramatik bir şekilde sonuna kadar gittikleri UEFA Avrupa Ligi’nde ise kupayı bu turnuvanın finallerine damga vuran takımı Sevilla’ya kaptırdı.

2016-2017 sezonunda 2014-2015 sezonu sonrası ilk kez UEFA Şampiyonlar Ligi bileti alan Liverpool, Klopp yönetiminde küllerinden doğup, sonraki iki futbol yılında Avrupa arenasında eski günlerine döndü.

2017-2018 sezonunda finalde Real Madrid’e yenilen Merseyside temsilcisi, geçtiğimiz yıl ise Tottenham’ı yenerek 2005’teki efsane şampiyonluğunun ardından bu kupayı yeniden müzesine götürdü.

Aynı sezon Premier League’de ise 97 puan toplayarak lig tarihinin gelmiş geçmiş en iyi 3’üncü performansını sergilemelerine rağmen şampiyonluk Pep Guardiola’nın çalıştırdığı Manchester City’nin oldu.

Bu sezon UEFA Süper Kupası ve FIFA Kulüpler Dünya Kupası’nı kazanan Liverpool, COVID-19 pandemisi nedeni ile ara verilen Premier League’in lideri olarak, 1992’den beri özlemini kurduğu bu kupaya kavuşacağı günler için geri sayıma geçerken, kaybetme kültürünü tersine çeviren Jürgen Klopp, bu tablonun ortaya çıkmasındaki en büyük etken olsa gerek...

Yazar: Gökhan Kınık


YORUMLAR

  • 0 Yorum