Şenol Güneş: Herkese aynı mesafede davranacağım

Güneş, "Düş kuralım fakat bu hayali satmayalım. İki turnuva için buradayım. Şu anda geçici olarak buradayım bunu siz de biliyorsunuz. Birbirimize kızalım, küselim fakat bu şampiyonlarda olalım. Birlikte öğrenip, birlikte yarışalım. Derin bir nefes alıp yeniden başlayalım." diye konuştu.

Şenol Güneş: Herkese aynı mesafede davranacağım
18 Mart 2019 - 15:56 - Güncelleme: 18 Mart 2019 - 16:15

22 Mart'ta Arnavutluk'la, 25 Mart'ta da Moldova ile oynanacak EURO 2020 eleme maçlarında A Milli Takımımız'ın teknik direktörlüğünü yapacak, ardından 1 Haziran'dan itibaren de Ay-Yıldızlı ekibin resmen başına geçecek olan Şenol Güneş bir basın toplantısı yaptı.

Şenol Güneş basın toplantısında şunları söyledi:

"Öncelikle bugün 18 Mart... Vatanın bağımsızlığı için hayatlarını veren şehitlerimizi saygıyla anıyoruz."

"En büyük arzum, ülkemizin tüm insanlarının yüzünün gülmesi. Büyük bir ülkeyiz, neden en iyisi olmayalım? Bir yolculuğa birlikte çıkıyoruz. Futbolu, sanatı, ülkeyi, dünyayı sevmeyi öğretmeliyiz. Sevginin olduğu yerde işler daha kolaydır."

"Sorun değil çözüm üretmeliyiz. Gelişmeliyiz. Herkesin seveceği Milli takım yapacağıma söz veriyorum. Kriz değil, başarı için buradayız. Herkese aynı mesafede davranacağım."

"Sol bekte Hasan Ali ve Umut var. Emre Taşdemir benim talebemdi. Fatih Hoca ile de konuştum. Fiziksel durumu iyiye gittiği zaman değerlendireceğimiz oyunculardan biri olacak."

"O dönemki Emre ile şu andaki Ozan arasında fark görmüyorum. Dünya Kupası'nda üçüncü olduğumuz zaman en iyisini aramıştık, şimdi o zamandan daha iyi durumdayız. Türkiye, FIFA sıralamasında ilk 10'un içerisinde yer almalıdır."

"Düş kuralım fakat bu hayali satmayalım. İki turnuva için buradayım. Şu anda geçici olarak buradayım bunu siz de biliyorsunuz. Birbirimize kızalım, küselim fakat bu şampiyonlarda olalım. Birlikte öğrenip, birlikte yarışalım. Derin bir nefes alıp yeniden başlayalım."

"Mutluluk ve gurur duyuyorum"

Arnavutluk ve Moldova maçlarıyla birlikte yeni bir dönem başlıyoruz. İlk hedefimiz 2020 Avrupa Şampiyonası'na katılmaktır. Yeni görevimize eski hocalardan aldığımız katkıdan daha fazlasını yapma amacıyla başlayacağız. Bu görevi aldığım için de mutluluk ve gurur duyuyorum.

Avrupa ve Dünya şampiyonalarının içinde olmak 'Neden şampiyon olamadık?' sorusunu sormaktan daha iyidir. Futbol dünyasındaki yerimizi tespit edelim ve yönümüzü çizelim. Gelecek geçmişten daha önemlidir ama geçmişten de ders çıkarıyoruz. Futbolda başarıyı elde etmek için üzerimize düşeni yapacağız.

"Yeniden başarı..."

İlk hedefimiz Arnavutluk ve Moldova maçlarını kazanmak olacaktır. Ben biliyorum ki evde aileler, çocuklar ve futbolseverler Milli Takım'ın başarısını istiyor. İsteksizliği, sinmişliği yeniden başarıya çevirmeliyiz.

Hem genç hem tecrübeli oyuncularımız var. Bu değişebilir de... Kimse olduğu yerde kalmıyor.

Kendimize, rakibimize ve ülkeye saygılı olmalıyız. 28 oyuncu çağırdık ama Mehmet Topal'ın da sakatlığı vardı. Dün de bizimleydi.Tam kadro olacağız.

"2000 ve 2002'den dolayı baskı yapmamak lazım"

Uluslararası başarı yakalamış bir kadronun olması önemli. Geçmişte Emre (Belözoğlu) mesela 20 yaşında Dünya Kupası'na girmişti. O dönemki Emre'yle şimdiki Ozan'ın arasında bir fark görmüyorum. Dünya Kupası'nda 3. olduğumuz zaman, 2008'deki başarıya bakıyorum. Şu an aslında o dönemden daha iyiyiz ama beklentilere cevap veremiyoruz. 2000 bir sonuçtur, 2002 bir sonuçtur ama bunların üzerinden çocuklara baskı yapmamak lazım. Biz sıfırdan başlıyoruz. Milli Takım'a alınmayan oyuncular hiç alınmayacakmış gibi görülmemeli. Alınanlar da kendilerini garanti görmemeli.

"Oğuzhan beğendiğim ama oynatamadığım bir oyuncu"

Emre Taşdemir benim talebem. Hasan Ali de var. Oğuzhan benim beğendiğim ama oynatamadığım bir oyuncu. Milli Takım'ın bir parçası olarak görüyorum. Oynamasa da burada olmasını istedim. Selçuk da Mehmet Topal da bu şekilde. Sadece oynadıkları için almazsınız bazı oyuncuları. Emre Belözoğlu için de aynısı geçerli.

"Futbolcu ve antrenörler vergi vermeli"

Yabancı konusundan daha önemli sorunlarımız var. Artılar, eksiler, hesaplar... Bunu Federasyon'a da söyledim. Futbolcu ve antrenörler vergi vermeli. Kanun hükmünde kararname kaldırılmalı. Bir oyuncu dövizle bir oyuncu TL kazanmamalı. Bugün problemimiz ekonomiktir. Bu da neden kaynaklanıyor? Yabancılara ve yerlilere verilen aşırı ücret ve bonservisten dolayı... Ama bu şimdiki zamanın konusu değil. Yine de kısaca değinmek istedim.

"Milli Takım'ı nasıl tarif edersiniz? Savunma mı yapar? Gol mü atar? "

Başarısızlığının istikrarı olur mu? Bu yüzden şu anda arayış içindeyiz. Takımın her tarafı tabii ki önemli. Uyum da öyle. Genç oyuncular var ama beklenen başarı gelmeyince de güvensizlik oluyor. Milli Takım'ı nasıl tarif edersiniz? Savunma mı yapar? Gol mü atar? Tarif edemiyorsunuz. Savunma oturduktan sonra diğer mevkiler de gelişiyor.

Kulüplerimizin oyuncularının Milli Takım'a alınıp alınmamalarıyla ilgilenmesi güzel. Eleştirilere de katılıyorum. Mesela Sangare var Antalyaspor'da. Uygun mu Milli Takım'a bilmiyorum. Belki gelecek sezon müthiş olur. Doğrudur.

"Alınmayan kalecilere bakacağız"

Kaleci konusunda Gökhan Akkan'ı da beğeniyorum. Serkan Kırıntılı alternatif ama elinizde Sinan Bolat var, oynayan bir kaleci. Mert Günok, lider bir takımın kalecisi. Ödüllendirilmesi gerekebilir. Ama Mert ya da öteki de olsa tartışılacak. Bu görüşlere saygı duyuyorum. Bakarız hepsine... Belki 1 sene, 2 sene sonra başka kaleci çıkacak. Bazen herkesi alamıyorsunuz, olmuyor işte.

"Caner ya da Arda fark etmez..."

Biz oyuncu üreten bir ülke olmalıyız. Arda, emre, Burak, Çağlar'ların sayılarının fazla olması lazım. Öyle bir noktadayız ki, oyuncular bozuluyor. Biz bozuyoruz. Bunda benim de tabii ki sorumluluğum var. Peşin hükümle gelmiyorum. Özel hayatı yanlışsa zaten almazsın. Caner ya da Arda fark etmez. Hukuken suç unsuru var mı? Yok. Etik olarak düzeltilebilir mi? Evet, o zaman alırız. Bir oyuncu üretmek 10 sene alıyor. Arda Türkiye Cumhuriyeti'nin de bileğidir. Takımında da oynuyor. Tartışmayı bir oyuncu üzerinden de yapamayız. Emre Belözoğlu şu anda var belki 3 ay sonra olmayacak.

" İstanbul'un göbeğine gidemiyoruz"

Türkiye'nin her sahası bizim sahamızdır. Neden Galatasaray'ın Fenerbahçe'nin sahasına gitmiyoruz? Taraftar için mi? Bunu kaldırmak için geldik zaten. Terör olayları varken Hakkari'ye, Mardin'e gidiyoruz destek olmaya. İstanbul'un göbeğine gidemiyoruz. Eğer bana bir saldırı olmuşsa, hoşgörüyü yapan benim.

Yeni bir heyecanım olduğunu düşünüyorum. Çok üzüldüğüm ama güç kazandığım dönemler oldu. Ama kendimi üstte görmüyorum. Ülke olarak büyümeyi bilmiyoruz. Büyüdükçe sorun yaratıyoruz.

2002'de söyledim biz Dünya futbolunda 3. değildik. O dönemki oyun iyiydi ama sürdürülebilir hale dönüştüremedik. Böyle bir tecrübemiz de var. O dönemki Konfederasyon Kupası'na göre daha iyi durumda olduğumuzu söyleyebilirim.

"Lucescu'ya teşekkür ediyorum"

Lucescu'yla da görüştüm. Hiç de memnuniyetsizliğim yok. O da bir katkıda bulunmaya çalıştı. Faydalı bir görüşme oldu, kendisine teşekkür ederim. 

YORUMLAR

  • 0 Yorum