Bir Türk futbolu sorunsalı!

FUTBOO | Transfer sezonunu seviyoruz. Yeni futbolcular, yeni heyecanlar demek. Neredeyse her gün takımlarımız için farklı futbolcuların isimleri çıkıyor. O gelirse nasıl olur, bu gelirse kadro nasıl kurulur diyerek planlar yapıyoruz. Yeni isimlerin hayallerini kuruyoruz. Ancak ülkemizde son yıllarda biraz kuraklık var gibi. Zira her sene takımlarımız, aynı oyuncularla ilgileniyor. Gazetelerde, haberlerde aynı oyuncuların ismi farklı takımlarla anılıyor. 

Galatasaray, geçen sezon Beşiktaş'ta forma giyen Rachid Ghezzal ve Valentin Rosier ile ilgileniyor. Beşiktaş'ın ise geçen sezon Galatasaray'da oynayan Gedson Fernandes'i istediği belirtiliyor. Beşiktaş 2. Başkanı Adnan Dalga Kıran, Galatasaray'ın Ghezzal ilgisi sonrası Twitter'dan ''Sadece Avrupa'da 164 ülke var. Bu ülkelerin ilk liginde yaklaşık 50 bin futbolcu oynuyor. Hal böyle iken, borç içerisinde yüzen kulüplerin, rakibinin oyuncusuna kanca atması büyük acizlik. Bu savaş kimseye yaramaz.'' paylaşımını yapmıştı. 

3 takıma aynı sol bek olur mu? Süper Lig farkı...

Madem 50 bin futbolcu var, neden sürekli aynı futbolcular arasında gidip geliyoruz peki? Sol bek transferi isteyen Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor'un Ezgjan Alioski ile ilgilendiği haberleri çıkıyor. 3 büyük kulüp, aynı futbolcuyu istiyor. Patrick van Aanholt'un ismi hem Galatasaray hem Fenerbahçe ile anılıyor.  Her gün farklı bir takım, kendisiyle anlaşıyor! 

İsimler aynı, takımlar farklı

Danimarkalı forvet Andreas Cornelius'un hem Fenerbahçe hem de Trabzonspor ile anlaştığı haberleri çıktı. Cornelius'un ismi geçtiğimiz yıllarda Galatasaray ile de anılmıştı. Sörloth, Muriqi isimleri de durup durup tekrar gün yüzüne çıkıyor. Sadece isteyen takımlar değişiyor. 

Paulinho hem Galatasaray hem Fenerbahçe'ye yazılıyor. Alex Teixeira ile Beşiktaş ve Fenerbahçe'nin ilgilendiği iddia ediliyor. Xherdan Shaqiri'nin zaten 3 yıldır Türkiye'de anlaşmadığı takım kalmadı! Yarmolenko için de durum aynısı... Sürekli Süper Lig'den bir takımla görüşme halinde haberleri çıkıyor. Peki bundan kendisinin haberi var mı? 

Plan yok, prestij yarışı var!

Başka sağ bek yokmuş gibi Rosier, başka orta saha yokmuş gibi İrfan Can Kahveci, Mert Hakan Yandaş, başka forvet yokmuş gibi Vedat Muriqi... Son yıllarda sürekli aynı isimler etrafında dönen bir transfer dönemi izliyoruz. Artık durum daha iyi futbolcuyu bulmak değil de transfer yarışına, prestij yarışına dönmüş durumda. Avrupa'da büyük takımlar ise rakibin istediği oyuncuyu almak değil de kendi sistemlerine yarayacak oyuncu alma derdinde. Menajer önerileri daha arka planda kalıyor. Olması gereken de sanki biraz bu. 

Menajer önerileriyle ilerleyen takımlar

Sürekli aynı futbolcular arasında dönen transfer dönemleri kabul edelim ki biraz kabak tadı vermeye başladı. Yeni oyuncuları, takımların kendi sistemlerine yarayacağını düşündüğü futbolcuları araştırması daha mantıklı bir hamle gibi gözüküyor. Yoksa sözleşmesi biten, boşta olan ve menajerlerin önerdiği isimler arasında gidip geleceğiz... Araştırma olmadan, plan olmadan, sadece öneri ile başarının geleceğini düşünüyorsak açık konuşalım ki yanılıyoruz.