E.MURAT YIĞCI

E.MURAT YIĞCI


Dostluk maçı berabere bitti

28 Mayıs 2017 - 16:20

Eğer size, Fenerbahçe’nin Trabzonspor’u ‘ağırladığı’ maçın bir derbi olduğunu söylediyseler, inanmayın. Bu derbi falan değil, düpedüz bir dostluk maçıydı. Hani şu sezon öncesi Antalya’da ya da Köln’de yapılan maçlar var ya, hemen hemen onlar gibi. Tamam, her iki takımın futbolcuları ligin kendileri için tamamlandığını biliyor, maçı bu tempoda tamamlamaları anlaşılabilir; ama ne bileyim, yine de insan Fenerbahçe ve Trabzonspor karşı karşıya geldiğinde daha fazlasını bekliyor herhalde.

Maçın özetini seyreden futbol severler “Ama haksızlık ediyorsunuz, maç bir hayli heyecanlı geçmiş” diyebilir. Demesinler; iki amaçsız takımın 28 amaçsız futbolcusu ‘sahada top oynuyormuş gibi yapıp, dolaşalım, biraz ter atalım, belki şansımıza gol de atarız’ diye düşündü 90 dakika boyunca. (Tamam, biri biraz komik, diğeri muhteşem, iki de gol seyrettik.)

Boş tribünler önünde oynanan maç bir hayli sakin başladı. Bir ara Emenike ile Onur arasında –bana göre Fenerbahçeli futbolcudan kaynaklanan- gereksiz bir gerilim yaşanınca, ‘belki bu anlamsız olay futbolcuları ateşler’ diye düşündük ama olmadı. Emenike’nin çekebilecekken çekmeyip Onur’un baldırına bastığı (hem de bir hayli zarar verdiği) pozisyon sadece Onur’un konsantrasyonunu bozmaya yaradı. Sonrasında nasıl olduğunu kimsenin anlayamadığı bir pozisyonda Onur’un hatası sonrasında Fenerbahçe’nin golü geldi.

NDOYE VE VOLKAN

Maç başladığı gibi sakin bir tempoyla devam ederken, 38. dakikada konuk ekip iki üç kez art arda ceza sahasına doldurduğu toplarla taraftarları şaşırttı. İlk yarıda herkesi şaşırtan bir başka pozisyon da maçın son dakikasında Ndoye’nin ayağından geldi. Yavaş çekim aldığı topu, yavaş çekim bir hareketle rakibini ekarte ettikten sonra, yine yavaş çekim bir şutla kaleye gönderdi. Volkan gole izin vermedi. (Ama emin olun, vuruş o kadar güçsüzdü ki, gol olsa bile futbolcular arasında heyecan yaratmayabilirdi. :)

İkinci yarının hemen başında yapılan değişiklikler Trabzonspor’u biraz ateşlerken, Fenerbahçe yine ‘Hay Allah, bu maçın ikinci yarısı da varmış’ havasında sahaya çıktı. Her iki takım da orta sahada top çevirmeye çalışırken, bordo mavililer oyuna yavaş yavaş ağırlığını koyup, kaleye biraz daha fazla gitmeye başladı. (Tabii ki Ersun Yanal’ın yaptığı değişikliklerle takımın oyun kurgusunu değiştirmesi bunda fazlasıyla etkili oldu. Durica’nın girmesiyle Olcay ve Castillo daha etkili olmaya başladı, bir bakıma taşlar yerine oturmuş oldu.)

Bizler, “Tabii ya, Beşiktaş ve Başakşehir işte bu nedenle şampiyonluğa oynuyor, diğerleri ilk beş mücadelesi veriyor” diye düşünürken, Trabzonspor’un golü geldi. Matus Bero, inanılmaz iyi bir vuruşla takımının ‘son 10 maçta yapamadığını yaptı’ ve 2011-12 sezonundan bu yana bordo mavili formayla Fenerbahçe’ye gol atan ilk oyuncu olmayı başardı.

Volkan Şen’in girmesi Fenerbahçe’yi biraz ateşler gibi olduysa da, bunun saman alevi olduğu hemen ortaya çıktı; maç kısa sürede normal seyrine ve temposuna döndü. (Volkan, oyuna girdikten sonra yaptığı iki muhteşem hareketle takımını iki kez gol pozisyonuna soktu, ama Onur’un yerine oyuna giren Trabzenspor kalecisi Estaban başarı kurtarışlarla, zamanında hamlelerle oyunu dengede tutmayı başardı.)

ARTIK RAKİPLER ÇEKİNİYOR

Şimdi gelelim önümüzdeki günlere... Belli ki, son iki haftada benzer tempoda maçlar izleyeceğiz. Düşen düşmüş, kalan kalmış, şampiyon bile belli olmuş...

Ama tabii bunun gelecek yılı da var. Bence Trabzonspor bu yıl kendinden bekleneni fazlasıyla yerine getirdi. Ersun Yanal’ın deyimiyle, “kimsenin gelmek istemediği bir takımdan” rakiplerinin çekindiği bir takıma dönüştü. Geçen yılın acı hatıralarını silmenin yanı sıra, Türkiye Ligi’nde mücadele eden takımların doğru hamlelerle nasıl üst sıralara tırmanabileceğini göstermiş oldu.

Ama hepimiz biliyoruz ki, orta sıralara tırmanmak ve orada asılı kalmak, bordo-mavili camianın kabul edeceği bir hedef değil. (Belki kabul ederler ama asla mutlu olmazlar.)

Tabii ki gelecek yıl hedefler ilk 3 için yapılacak. Şimdiden söylemek için çok erken ama görünen o ki, bu kez gerçekten ilk 3 hedefi peşinde koşacak bu takım. Her yıl olduğu gibi “ağız alışkanlığı” nedeniyle değil, gerçekten inanarak, hedef koyarak ve o hedefe ulaşmak için yapılması gerekenleri bilerek “Biz de ligde iddialıyız” diyecekler. Umarım yanılmıyorumdur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum