EROL TOKSOY

EROL TOKSOY


Hedef UEFA olmalı

25 Ekim 2018 - 22:44

Belçika’da 2-2 biten maçın ardından Fenerbahçe bu sezon oynadığı 14. resmi maçta 5. beraberliğini aldı. Normalde bile bu rakam bazılarımızın hoşuna gitmez ama bu sezon kalan 9 maçta mağlubiyetin daha fazla olduğunu düşünürsek aslında bunu bir gelişme olarak da görmek mümkün.

Avrupa deplasmanları hep zordur

Fenerbahçe en başarılı sezonlarında bile Avrupa deplasmanlarında zaman zaman tecrübesizliğin zaman zamansa hakemlerin kurbanı olduğu için ben bu beraberliği gruptan çıkma adına olumlu bir işaret olarak görüyorum. Cocu da öyle düşünmüş olacak ki 3 stoper ve 2 bekle maça başlayarak cepheyi kalabalık tutmaya çalıştı. Gerideki 5’linin önünde iyi yer kapatan bir Jailson, Anderlecht’i kanattan disiplinsiz şekilde hücum etmeye yöneltti. İleride fizik güçlerini kullanarak savaşan Slimani ve Frey topu tutup Benzia ve Elif’in diriplingleriyle oluşacak pozisyonlarda gol aradılar.

Bakkali dışında vasat Anderlecht

Hücumda pas oyunu yerine kanattan hızlı uzun toplarla çıkmaya çalışan Anderlecht, Fenerbahçe’nin yerleşik savunması karşısında zorlandığı için oyuncular bireysel inisiyatif alarak bolca yer değiştirdi. Bunun sonucunda Bakkali, 2 kez Fenerbahçe sol kanadında yakaladığı boşlukları gole çevirdi. İlk golde ön direğe yaptığı hızlı koşuda sert vurdu Harun’u hazırlıksız avladı. İkinci golde ise topu ayağından açmadan önündeki defansın ağırlığını kullanarak ters köşeye güzel bir vuruş yaptı. Bu golde bence Harun’un yapabileceği çok şey yoktu. Goller dışında Anderlecht de vasat bir takım olduğu için Fenerbahçe’yi ezecek, bunaltacak bir oyun sergileyemedi. UEFA’da Chelsea ve Arsenal dışında bunu başaracak fazla takım olduğunu da sanmıyorum.

Savaşan, inatçı Fenerbahçe

Bu sezon sıkça moral bozukluğu yaşayıp maçlara erken havlu atmaya alışan Fenerbahçe’nin imdadına Frey yetişti. Şans eseri geriye yanlış oynanan topu iyi takip etti ve golcü kimliğini konuşturarak rakip defansın arkasına hızlı koşu yaptı. Bu golü atarken soğuk kanlı olması gelecek maçlar adına umut vericiydi. Golün ardından Fenerbahçe takım halinde kendi sol kanadında çoğalarak doğru pas üçgenleri kurdu. Yine Frey ve Benzia iyi bir organizasyonla içeri kaçan Hasan Ali’yi topla buluşturdular. O da belki kariyerinin en güzel gollerinden birini atarak duruma eşitlik getirdi. Maçın kalanında Cocu’nun oyunu tutmak için yaptığı Ayew, Oğuz Kaan ve Alper hamlelerini izledik. Alper’i hamle olarak sayarken, 1 ay sonra kadro dışı kalacak bir Aatıf için, UEFA listesine alınmayan Soldado’yu da hatırladık.

Sistem değil hırs ışık verdi

Bugünkü maçta rakip çok vasat olduğu ve buna rağmen ortada geçen bir oyun izlediğimiz için gelecek adına sistemsel bir ışık göremedim. Ama yine de baştan aşağı dna’sı değişen bir takımın 2-0’dan geri gelebilecek sertlikte olması, artan takım içi yardımlaşmaları ve gerekirse kartı göze alan hırslı mücadeleyi beğendim. Daha önceki haftalarda dediğimiz gibi bu Fenerbahçe, özlediğimiz Fenerbahçe değil bir süre daha da olmayacak ama bu sene hazır iyi bir gruba düşmüşken UEFA’da mümkün olduğu kadar çok ilerlemek Cocu’nun ilk hedefi olmalı. Sonrası devre arası ve seneye yapılacak kaliteli transferlere bağlı olarak değişebilir.

Yazıyı bitirmeden, bu akşam yenilse de son 4 senedir Fenerbahçe formasının hakkıyla nasıl terletilmesi gerektiğini cümle aleme gösteren basketbol takımına mücadelelerinden ötürü teşekkür ediyorum.

Ankaragücü maçında tribünde görüşmek üzere herkese sevgiler, saygılar.

YORUMLAR

  • 0 Yorum