EROL TOKSOY

EROL TOKSOY


Fenerbahçe'de de A'dan Z'ye herkesin yanıldığı bir sezon yaşıyoruz

09 Mart 2019 - 23:51

Bugün Başakşehir maçını izlerken ilk yarı bana bir diziyi hatırlattı. Netflix ile haşır neşir olanlar bilir. İngiliz Sunderland kulübünün küme düşme ve yeniden yapılanma hikayesini anlatır Sunderland ‘Til I Die. Kulüpte yöneticiden teknik direktöre, futbolculardan taraftara herkes pek çok konuda yanılır. Hata üstüne hatalar gelir ve küme düşme sonrasında toparlanma süreci sancılı olur. Fenerbahçe bu sezon küme düşmeyecek ama taraftarlarını sürüklediği buhran aşağı yukarı aynı.

Fenerbahçe’de de A’dan Z’ye herkesin yanıldığı bir sezon yaşıyoruz.

Başta bendeniz, Slimani’nin yıllardır aradığımız forvet olabileceği konusunda yanıldım.

Başkan Ali Koç, Fransız dostu Damian Comolli’nin sihirli değneğiyle son yıllarda yapılan futbol hatalarını bir günde doğruya çevirebileceği konusunda yanıldı.


Cocu, elindeki kadro ile hücum futbolu oynayabileceği ve Türkiye ligini rahat geçirebileceği konusunda yanıldı.

Ersun Yanal da, affettiği Volkan Demirel ve bir kaç deneyimli futbolcunun kaybolan ruhu geri getireceği ve takım olma yolunda atacağı adımlarla dipten hızlı şekilde kurtulacağı konusunda yanıldı.

 

Maça gelirsek ligin istatistik ve tabela lideri takımı ile lig tarihinin puan bakımından en başarılı ama kendi tarihi açısından en kötü takımının karşılaşmasını izledik. İlk yarıda Ersun Yanal orta saha deneylerine devam etti. Organizatörleri Valbuena ve Mehmet Ekici olmadan sahaya çıkarak Zajc, Elif, Jailson üçlüsü ve Tolgay’ın enerjisiyle merkezi güçlü Başakşehir’i bozmayı denedi. Elbette ilk defa bir arada oynayan bu dörtlü oyunun hiçbir bölümünde üretkenlik sağlayamadan Başakşehir’i sindiremedi. İlk yarıda yenen golde Volkan’ın rakibe tokatladığı top ise Ersun Yanal’ın tercih hatalarının en büyüğünün kalede başladığının göstergesiydi. Elbette Serdar Aziz de Sadık kadar hızlı müdahale edemedi bu topta.


İkinci yarıda Mehmet Ekici’nin girişiyle oyunu daha akışkan hale gelen Fenerbahçe önce Soldado’nun yaşlı kurt özelliklerini konuşturduğu bir pozisyonda golü buldu. Üstelik farklı bölümlerde öne geçmesini sağlayacak müsait pozisyonları Zajc ile harcadı. Maçın benim adıma tek olumlu göstergesi beraberlik ve 1 puan ile yetinmek için geriye çekilmesi beklenen Fenerbahçe’nin Valbuena hamlesiyle 2 ve 3’ü arayarak büyük kulüp kimliğini hatırlamasıydı. Tam da bu sırada Abdullah Avcı’nın Napoleoni hamlesi geldi ve adam paylaşımında bocalayan Fenerbahçe ikinci golü kalesinde gördü. Sonrasında organizasyonsuzluk yine Fenerbahçe’nin en büyük defosu olduğunu gösterdi. Moses’a verilmeyen penaltı çalınsa belki maç berabere bitebilirdi ama bu eldeki kadronun hem mental hem teknik olarak ne kadar zayıfladığının üstünü örtmeyecekti.

Kalan maçlarda Ersun Yanal’ın deneyleri bırakması ve inandığı ilk 11’i bozmadan sahaya sürmesi en büyük arzum. Bu sayede Fenerbahçe kırılgan takımları şok ön alan baskısı ile yıkıp skoru daha erken yakalayacağı pek çok maç oynayacaktır. Hepinize iyi pazarlar dilerim.

YORUMLAR

  • 0 Yorum