TURGUT ÇELİK

TURGUT ÇELİK


Fenerbahçe'de taraftar kazandı, futbolcular kaybetti

25 Ağustos 2017 - 12:25 - Güncelleme: 25 Ağustos 2017 - 12:28

 

Taraftar neylesin?

Tribünleri dolduruyor, desteğini coşkuyla sürdürüyor. Gel gör ki, destek ve coşkuya karşın, sahadakiler geziniyor. 

Oysa önlerinde, fırsat vardı.

Oysa kendilerini kurtaracaklardı!

Oysa taraftarın umut ve beklentisini ileriye taşımak onların işiydi. 

Ancak görüldü ki, iş dediğimiz, meğer sahada gezinmek, “boşa kürek sallamak”mış.

Direkler, Fenerbahçe’den yanaydı.

*****

Taraftar neylesin?

Koşup geliyor, tribünleri dolduruyor. Ama sahaya sürülen onbir, daha maç başlamadan umutsuzluk yayıyor!. 

(Kimi futbolcuların topu bir iki doğru kullanamaması nedeniyle hemen tepki başlıyor. Tepkinin yanlışlığı bir yana, asıl tehlikeyi göz ardı etmemek gerekir. O da, “top bende” havasında oynamakla, taraftarın tribünlerden yine uzaklaşacağıdır.)

Fenerbahçe’de şimdiye kadar alışık olmadığımız bir kaleci sorunu ortaya çıktı. Savunmanın açık vermesi, olağan işlerden sayılmaya başlandı. Böyle olunca, gol atmaktan önce, gol yememek öncelikli oldu. İleridekileri besleyecekler, çoğu kez ayakta kalamıyorlar. Top, ileriye hızlı/ etkili biçimde götürüleceğine yandan yandan götürülüyor. Bu da rakibe toparlanmasında “zaman fırsatı” veriyor.

Ya ileridekiler?

Adı golcüye çıkmış olanlar, tek ve yalnız!.

Yalnızlık, onların sahada unutulmuş olmalarıyla açıklanabilir.

Golü kim atacak?

Atılan gollere baktığımızda bunun yanıtı, gelecek maçlarda kim, nasıl gol atacak sorularını havada bırakacak; gol gelse bile, skoru kendi lehine değiştirmeye yetmeyecek!

Öncesi ve sonrası?

Korku ve kaygı…

*****

Taraftar neylesin?

Temkinli oynamak iyi hoş da, senin gollere gereksinim varken… 

Yemeden atılacak iki gol, maçı ancak uzatmalara götürecekken… 

Durum böyleyken…

Sahaya sürülen “onbir”in, sahayı Vardar’a dar etmesi gerekmez miydi?

Olmadı, ne yazık ki, futbolcular da kaybetti, Aykut Kocaman da…

Fenerbahçe, Galatasaray’ın akıbetine uğradı, UEFA Avrupa Ligi’nde gruplara kalamadı.

Vardar Teknik Direktörü Janevski, Fenerbahçe’nin oyununu baştan çözmüş. Çünkü herkesin gördüğünü o da görüyordu. Maç sonrası dedikleri, bilinmeyenler değildi:

"Fenerbahçe’nin oyun düzeni 2-3 oyuncuya bağlıydı.

Hep yan pas yaptıklarını biliyorduk.

Topla oynamalarına izin verdik.

Fenerbahçe yatay oynuyor; dikine oynamıyor."

*****

Taraftar neylesin?

Kızan kızacak, üzülecek;  sevinen sevinecek… Sonra bunlardan bir bölümü yine yollara düşecek, tribünlerde yer alacak. Kızgınlık, sevinmeye dönüşüyor, ardından başarısızlık bekleniyorsa, bu garipliği giderecek olanlara köklü çözümler düşüyor.

(Fenerbahçe, sadece futboldan ibaret midir?  Bu soruya, biliyorum, kızacaklar çoktur. Haklılar, çünkü taraftarlık farklı bir boyuta doğru gidiyor: “Büyükler”de futbolda başarı yoksa, takım “zirve”de olamıyorsa,  takım “hava civa”dır; taraftarın her tepkisi yerindedir!)

Ya Aykut Kocaman?

Durmadan eksiklikleri dile getiriyor, nerelere takviye yapılması gerektiğini söylüyor. Ama öte yandan da, verim alamamasına karşın, oyun anlayışında ve oyuncu tercihinde ısrar ediyor. Bir bildiği var demek gerekse de, eleştirilerin giderek kendi üzerinde yoğunlaşacağı “sinyal”ini veriyor. 

Ya yönetim?

Yönetim, medyanın ağzına “sakız” olmadan alacağını almalı, satacağını satmalı, kızağa çekeceğini çekmeli.

*****

Sona doğru…

Fenerbahçe, daha işin başında havlu atmış görüntüsünden bir an önce kurtarılmalıdır.

Takım, nasıl toparlanır; ne zaman toparlanır?

Sorular havada ya da doyurucu yanıttan uzak kalınca, umutsuzluk eşikte bekleyecektir.

Taraftar, tribünlere koşarak görevini yaptı; fakat futbolcular buna karşılık veremedi.

Son söz:

Fenerbahçe’de futbolcular kaybetti, taraftar kazandı; ama ne acı ki Fenerbahçe’nin asıl rakibi, taraftar olacak gibi!.

YORUMLAR

  • 0 Yorum