TURGUT ÇELİK

TURGUT ÇELİK


Birer puan kar mı, giden iki puan kayıp mı?

29 Eylül 2019 - 15:48

Cüneyt Çakır, zayıf bir olasılık da olsa, bakarsınız, Avrupa’da maç yönettiğini sanır!

Maç öncesi yazdığımız “Cüneyt Çakır'ın Çalacağı ya da Çalmayacağı Düdükler!”  başlıklı yazımızın “son sözü” böyleydi.

Cüneyt Çakır, maçın hakkını verdi. 

Oysa Cüneyt Çakır demek, maç da Fenerbahçe- Galatasaray maçıysa, “yapacağını yapmak”tı.

Galatasaraylı futbolcular, Cüneyt Çakır’a, “yapacağını yapması” için, önceki maçlarda olduğu gibi, ellerinden geleni yaptılar. Ama o, bunlardan hiçbirine aldırmadı ya da aldatılmış duruma düşmedi.

Diyeceksiniz ki: VAR, var ya!

VAR, var ama,  yok olduğunu da çok gördük.

Sözün kısası, Galatasaraylı futbolcular yere düşmekle, yatmakla avuçlarını yaladılar! Bir puana en çok, onlar sevinmeli.

Ya Fenerbahçe?

Fenerbahçe, maçın sonunda geliyorum diyen, kendi sevincini kendi engelledi.

*****

Maçtan çok önceleri başlayan saha dışı gerilim, “atışma”lar…

Cüneyt Çakır’ın “Yetiş ey Cüneyt Çakır!” dercesine maçın hakemi olarak görevlendirilmesi ve geçmiş maçlardaki tutumu…

Bu maçın gerilim içinde geçeceği izlenimini uyandırıyordu.

Ne ki, Galatasaraylı futbolcuların faul, penaltı kazanmak, akınları faul yapılmış numarasıyla engellemeye çalışmak ve rakibe kart gösterilmesi çabalarına Cüneyt Çakır, “prim” vermedi.

Gerilim olacağı, Cüneyt Çakır’ın “doğrama”, “kollama” yapacağı kaygısı böylece boşa çıktı.

Fatih Terim ve yardımcıları olmayınca da kulübe hareketsizdi.

Artık, “hane”lere yazılan birer puan, kâr mı ya da giden iki puan “kayıp” mı, varsın bunu hesabı sezon sonunda yapılsın!

*****

Galatasaray’ın ilk onbiri bildiğiniz gibi, yine hepsi yabancı.

İkinci yarıda yerlilere yer verildi.

Fenerbahçe’de Ozan, asıl yerinde, Jailson yine stoper. Isla, uzun bir aradan sonra sahada.

Kim ne oynadı?

Maç, futbolseverleri yerinden hoplatacak pozisyonlar/ akınlardan uzaktı.

Fenerbahçe’de ikinci yarıda gördüklerimiz bizce daha ilginçti. Bunu anlamlandırmak, Ersun Yanal bunların niyesini açıklamadıkça, garip de…

Ersun Yanal’ın açıkladığı bir durum var ki, “Bunu nasıl yapar?” sorusunu sorma üzüntüsü yaşatır sıradan bir insana bile.

Ersun Yanal, İsla’nın ilk onbirde olmasını, olmaması gereken şu açıklamayla bakın nasıl açıklıyor:

“Sanırım hazırdır; öyle tahmin ediyorum. Aldığımız verilere göre de hazır olduğunu düşünüyoruz.”

Şimdi, bu cümledeki mantığı yorumlayarak, Ersun Yanal’ı sevenleri üzmeyelim!

Ersun Yanal’ın ikinci yarıda sahaya sürdüğü Deniz Türüç’ü uzatmalarda kulübeye geri almasına, uzatmanın son dakikasında gol kokusu başlamışken Hasan Ali Kaldırım’ı sahaya sürmesine “taktik” gereği diyelim.

******

Fenerbahçe, hızlı başladı; kaleyi bulan şutlar olmasa da, mücadele güzeldi.

Top kapmalar, canla başla oynamalar da öyle…

Maçın başındaki baskı, sonunda da vardı.

Dışarıda oynanması gerektiği gibi oynadı Fenerbahçe.

“Ama” denecek durumlar yok değildi.

Ya Galatasaray?

Fatih Terim ve yanındakiler kulübede olsaydı, takımı “ateş”lerdi deme kolaycılığına kaçalım!

*****

Sona Doğru…

Yine bir Galatasaray- Fenerbahçe maçında da gol göremedik.

Saha dışında başlayan gerilim ve “atışmalar”ın, maç gününde saha dışına ve içine yansımaması sevindiriciydi.

Cüneyt Çakır, “doğrama”dı, “kollama”dı; aldanmadı.

Başta dediğimiz gibi, kendisini gerçekten Avrupa maçında sandı!

O zaman onunla bitirelim.

Son söz:

Cüneyt Çakır, içeride rüşdünü ispat etmeye mi başladı ne?

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • Süleyman DOĞAROĞLU
    4 yıl önce
    Tebrikler hocam bir Fenerbahçe li olmanıza karşın ancak bu kadar tarafsız olunabilir. Lütfi hocam da bu yazıyı okumalı bence.