TURGUT ÇELİK

TURGUT ÇELİK


"Tepe"ye yaklaşacağına "Dip"e doğru gitmek…

09 Ekim 2018 - 12:02 - Güncelleme: 09 Ekim 2018 - 12:07

Seyirci anlar mı anlamaz mı?

Önemli olan soruyu yanıtlamak için “Neyi?” sorusuna verilecek yanıttan sonra söylenecekler. 

Sözgelimi, niye bir başkasının değil de canla başla oynayan Eljif Elmas’ın, skor Fenerbahçe’nin lehin olmadığı halde oyundan alınması…

Fırsatlar gollerle sonuçlansa ya da  Eljif Elmas’ın yararlanamadıkları gol olsaydı; oyundan alınmaya kimse tepki göstermez; herkes, bunu dinlendirmek olarak düşünürdü.

Seyirici dedik de… İşte bir başka soru:

Kimi durumlarda seyiricinin yaptıklarını anlamayanlar yok mu sanıyorsunuz?

Maçı izlemeyenlerin “Ne yaptı ki?”dediklerine bakıldığında dünden kalan/ gelen ve geleceğe taşınan eylemler, bunların “sesli anlatımı”…

*****

“Yönetim istifa!” 

Statlarımızda tribünlerin moda sloganı. Bu, Fenerbahçe’de bu yıl kabuk değiştirdi. Şimdiki moda, destek verilen yönetimin getirdiği teknik direktörün gitmesini istemek…

Günümüzde her şey değişiyor ya…

Bir zamanlar “hormonlu”, “hormonsuz” sözcükleri vardı. Günümüzdeki ise “doğal”, daha afilisi “organik”…

Maç sonrası, bir tribünde toplananlar buyuruyor:

“Takım buraya gelecek!”, “Ali Koç takımı buraya getir!”, “Cocu gidecek, Ersun Yanal” gelecek!”

Takım geldi diyelim, ne olacak?

Geçen hafta Rize’de ne olduysa…

Futbolcular, seyirci huzurunda sorguda; yanlarında jandarma Comolli…

İstanbul’daki taraftarı Rize’dekinden küçük görmeyi İstanbul’daki kendisine nasıl yedirir?

İsteyenlerin taraftar istemeyenlerin taraftar sayılmadığı bir yerde, isteyen, daha neler  ister neler!

Açılan bu yanlış yoldan bir an önce dönülmeli, o yol “isteyen taraftar trafiği”ne kapatılmalıdır. Böyle giderse, teknik direktöre ve futbolculara yönelik sloganlar, şu anda slogan dışı kalanlara yönelir.

*****

Maçı unuttuk gittik; hele gol de olmayınca…

Maçta, ilkin göze çarpan, top  ayağına geçince, rakibin gök gürültüsünü andıran ıslıklanmasıydı. Top Fenerbahçe’de olunca alkış…

Güzeldi, olması gerekendi. Ancak kimileri o bildik “Ben çalarım ben oynarım.” havasındaydı. Rakip kaleye giderken bu havaya bürünmenin kime yararı olacağını bizim seyirci/ taraftar niye düşünemez?

Fenerbahçe tribünlerinde bölünmüşlük, önlenmesi gereken “sorun”… Kuşkusuz  herkesin “bir bilen”i, “bir bölen”i farklı olduğu için önlenmesi de öyle kolay değil.

Gelecek maçlar, biz onlara “ömür uzatan” ya da “ömür kısaltan” maçlar diyelim, havayı değiştirir mi, bilemeyiz!

Sonuçta, puan sıralamasındaki görüntü, Fenerbahçeli açısından üzüntü verici. Çünkü Fenerbahçe “tepe”ye yaklaşacağına “dip”e doğru gidiyor!

*****

Sona Doğru…

Coşku, Fenerbahçeli futbolcuları da coşturmuştu; ama sonuç üzüntü…

Yakalanan fırsatlar, beceri eksikliği de olunca, kaleci Mert engeline takıldı.

Ama bir de VAR sevinci vardı!

VAR’ın yok olmasının sevinci… Çünkü  VAR, devre dışı kalınca, tartışmasız birleşilen nokta, Başakşehir’in ofsayt gerekçesiyle geçersiz sayılan golünün güme gitmesi…

VAR, niye devre dışı kaldı?

Hani, çok eskiden olsa gerekçe hazır olurdu. Bu durumda yayını kasıtlı kesen TRT gelir aklımıza:

“Bölgedeki elektrik kesintisinden dolayı yayınımıza ara veriyoruz.”

Son söz:

“Değişim”, Fenerbahçe’de beklenmeyen yönde esiyor; futbol takımını aldı şimdilik bilinmeze bir götürüyor!

YORUMLAR

  • 0 Yorum