TURGUT ÇELİK

TURGUT ÇELİK


Haftalar bir bir eriyor, Fenerbahçe bir başka eriyor

20 Ekim 2018 - 23:23 - Güncelleme: 21 Ekim 2018 - 21:28

Fenerbahçe, dolar karşısında liramız gibi…

Ya yerinde sayıyor, ya küçük kıpırdanmalar ile kendine geliyor gibi, ya da değer yitiriyor.

Fenerbahçe, albenisi yüksek, o güzelim “değişim” sözcüğüyle futbolda çöktü çökecek!

9 maçta 9 puan…

Attığı 6, yediği 1o gol…

Bir çiçekle bahar gelmese de, bir 3 puanla haftayı kurtarmak, ilerisi için bir umut olur/du oysa. Ama o umut, kör olası umut; hep bir sonraya kalıyor.

Oysa “değişim”e bağlı umut ne güzeldi!

Umut geldi bir yerde takıldı kaldı.

Şimdi umut yoksa, dün olmayan, umutlu gidişlerde bile unutulan, ama limana demir atmış gemi misali  gündeme demir atmış “sabır” var!

Demek ki “derviş” olma zamanı!

“Tek Adam” olmak, öyle kolay değil!

“Değişim”, onu değiştir bunu değiştir, “o gitsin bu gelsin”e  dönüşmüş gibi!

Futbol takımındaki geriye gidişin, “değişim”le ne ilgisi var? Düşün, düşün; gel de çıkabilirsen çık işin içinden!

*****

Önceki yazımızın başlığını anımsatalım:

Fenerbahçe, Sivas’ta Ne mi Yapar, Ne mi Yapmalı?

“Ne yapar?” bizim gündemimizde yoktu; “Ne yapmalı?” vardı.

“Yok” olan baskın çıktı; bizim  saydığımız, Fenerbahçe için “olması gerekenler”  olmadı.  Bir başkasının beklentisi olsaydı, “Geçmiş olsun” derdik. Kişinin kendisi için “Geçmiş olsun” demesi, bilmem, ne ölçüde doğru olur, uygun düşer?

“Düşer” dedik de…

Fenerbahçe’deki bu “düşme”nin, “değişim”in bir parçası olduğunu düşünmek aklımıza gelse de, aklımız almıyor yine!

Dedik ya, Fenerbahçe, dolar karşısında liramız gibi…

*****

Galatasaray, puan yitirmişken…

“Dip”ten “tepe”ye giden yolda fark, iki puan azalmışken…

İleride olanın daha da takılacağı olasılığı varken…

Olumsuz gidişten kurtulmak için alınacak üç puanın değeri beşe çıkmışken…

Sahaya, 8 maçtan sonra göğüs reklamı ile çıkılmışken…

“Yoksulluk” görüntüsü “varsıllık”a dönmüşken…

Sonra?

“Çöküş”te en kolay yol, bir sorumlu aramak; kendisini ve çeviresindekileri kenara çekmek, o sorumluyu hemen bulmak!

Olmadı, sahiplendiklerini “suç alanı”nın dışında tutarak, kimi futbolculara yüklenmek… Sen yapmıyorsan doğrudan,  onları taraftara havale etmek…

Nasıl olsa, eskiden “parayı veren düdüğü” çalardı; şimdi “buyruğu alan” çalıyor!

*****

Sona Doğru…

Artık, her maç “ömür” kısaltan görüntü veriyor. 

Haftalar bir bir eriyor, Fenerbahçe bir başka eriyor!

Tek “suçlu” Cocu dendi mi, çözüm bulmanın yolları da tıkanmış olur.

Ali Bey’in işi zor.

(1974’te aldığım bir romanı, Erol Toy’un “İmparator”unu bugünlerde bir kez daha okuyorum. “İmparator”, yani Dede, iş bilenleri nasıl bulmuş, onlara nasıl güvenmiş, onları nasıl yüceltmiş; gelecek gördüğü kişilerin/ gençlerin elinden nasıl tutmuş, onlardan nasıl yararlanmış. Okuyanların bir kez daha, okumayanların ise okuması gereken bir roman… )

Düşünülen ve  söylenecekler çok, yazılacaklar az.

Gel de, Kültigin Yazıtı’nda Bumin Kağan ve İstemi Kağan için söylenenleri anımsama!

Son söz:

“Bilgili Kağan imişler, cesur Kağan imişler. Buyrukları yine bilgili imiş. Onun için ülkeyi öylece tutmuş, ülkeyi tutup töreler düzenlemişler.”

YORUMLAR

  • 0 Yorum