Oyunlar, saha dışında sürüyor.
MHK, daha ilk haftadan başlamak üzere, umut vermiyor. Hakemlerin, bir baskı altında olduğunu bir sonraki hafta için görevlendirmelere bakarak söylemek, yeter de artar.
MHK Başkanı Zekeriya Alp’in konumu / yeriyle bağdaşmayan konuşması, olumsuzluklara gebe, çatışmalara yol açacak nitelikte.
Özellikle Fenerbahçe ve Galatasaray maçlarında her türlü olumsuzluğun olacağı kuşkusu çoktan başladı.
Saha dışındaki sorumsuzca edilen laflar, taraf olmaması gerekenlerin bir tarafın sözcülüğüne soyunması birer ipucu…
Savunma kurgusu
Fenerbahçe’de defans, yeri orası olmayan futbolculara emanet/ti!
Hasan Ali Kaldırım, Isla sakat. Onların yerini iki orta alan oyuncusu Ozan Tufan ile Dirar dolduruyor.
Stoperde ise orta alan oyuncu Jailson…
Oysa orada, geçen sezonun alınan Serdar Aziz ile Sadık Üçpınar var. Alanyaspor maçında ise yedekler arasında Adil Rami vardı.
Stoper mevkiinde Jailson ile Zanka…
(Yeni transfer Rami, ilk kez sahada. Jailson, bu maçta, ilk onbirde olmayan yerinde olmadığı gibi kendi yerinde de yok. İkinci yarıda olmayan yerine dönünce, stoperde Ersun Yanal’ın vazgeçilmezi olduğunu kanıtladı.)
Yenen gollere bakılırsa, kaleci Altay bir yana, savunmanın hataları başta geliyor.
Ersun Yanal, özellikle savunmanın görüntüsüne göre, sonuç olumsuz olunca, doğal olarak eleştirilecek adam olacak.
Sonuçlar olumlu olursa, skoru etkilemeyecek hataları kimse gündeme getirmez. Ne ki bizde, oyunun geneline değil de, olumsuz sonuçlarda hep kişiler üzerinden gidilerek konuşuluyor.
Emre oyuna girince...
Fenerbahçe - Ankaragücü maçı, Fenerbahçe’yi mutlu edecek biçimde sonuçlandı.
Fenerbahçe hızlı başladı ama Rami’nin gevşekliğiyle başlayan atakla golü yedi. Fazla zaman geçmeden kaleci Korcan’ın boşa çıkmasıyla boşta kalan topu iyi kullanan Zanka eşitliği sağladı.
Gole engel olmayan Zanka’nın gol atması güzeldi.
Sonrası?
Fenerbahçe’nin sonuçsuz atakları…
Rodrigues’in sakatlanmasıyla Emre’nin oyuna girmesi, Fenerbahçe’yi daha bir etkili yaptı.
İkinci yarı başlayınca, maçın son dakikaları gelmiş gibi, skoru değiştirmek için can havliyle saldıran bir Fenerbahçe gördük.
Maç, tek kale maça döndü.
Ayağa gelen fırsatlar bir bir harcanmaya başlandı.
Fenerbahçe’nin penaltı beklentisi boşa çıktı.
Oysa penaltı beklemek boş işti. Çünkü Fenerbahçe, ilk maçta kazandığı üç penaltıyla “penaltı limiti”ni doldurmuştu zaten!
Baskı, ancak 73. dakikada sonuç verdi, Vedat Muriqi, Fenerbahçe’yi öne geçiren golü attı.
Gol, Ankaragücü’nü uyandırdı. Skoru değiştirmek isteyen taraf, değişti birden… Ama az etkili pozisyon bulan Ankaragücü, bulduğunu değerlendirmedi.
Skor değişmedi; üç puan Fenerbahçe’nin oldu.
Ne mi demeli?
Ankaragücü tamam, sıradaki gelsin!
Galatasaray maçı düşünülecek artık
Sona Doğru…
Maçı kazanmak önemliydi.
Fenerbahçe, gürültüsü bu haftadan başlayan Galatasaray maçını düşünecek artık. Kuşkusuz, bu maçta da düşünülen o maçtı!
Takımların daha asıl güçlerine ulaşamadığı bu ilk haftaları kazasız belasız atlatması önemli. En az zararla bu ilk haftaları atlatan takım, sonuçta kazançlı çıkacaktır.
Gerçekten öyle mi?
Son söz:
MHK Başkanı'nın, Alanyaspor-Fenerbahçe maçıyla ilgili Fenerbahçe’nin daha itiraz hakkını kullanmadan görüş “beyan etmesi”, hakemlerin keyfi kararlar vermesinin yolunu açmaya uygun.
YORUMLAR