Olmayınca olmuyor, olunca oluyor!
Verilmeyince olmuyor, verilince oluyor!
Geçen haftanın son maçında istediğini elde edemeyen Fenerbahçe, bu haftanın ilk maçında muradına erdi. Böylece, 20 puana ulaşan ilk takım, Fenerbahçe oldu. Oysa bu puana çoktan ulaşması gerekiyordu Fenerbahçe’nin. “Çoktan”ın en yakını da, geçen haftanın son maçı olan Kayserispor maçıydı.
Fenerbahçe, Kayseri’de oynadı; ama hem hakeme hem de direklere takıldı. Kuşkusuz beceri eksikliği de vardı bunda. Bunun içinde, her zamanki gibi, “oyunu okuyamama” olması, “tehlike sinyali” veriyordu.
Oyuncu tercihleri yerinde olur, “oyunu okuma” sağlanırsa, “Büyükler”in tökezlediği bu Lig’de Fenerbahçe’nin şampiyon olması kolay.
*****
Fenerbahçe, penaltıdan gelen erken golle sevindi.
5. dakikada Hajradinovic, onsekiz içinde Ozan Tufan’ı, dizine vurarak yere indirdi. Ali Palabıyık, duraksamadan penaltı noktasını gösterdi. Penaltıyı kullanan Vedat Muriç, Fenerbahçe’yi 1-0 öne geçirdi. Böylece Fenerbahçe, bir maç fazlasıyla ve 20 puana ulaşan ilk takım olarak geldi Lig’in “tepe”sine oturdu.
Golden sonra durdu Fenerbahçe. Doğru bir deyişle, Ersun Yanal, takımı geri çekti. Bocalama, golün geleceğini gösteriyordu. Öyle de oldu, Kasımpaşa eşitliği sağladı. Lig’de ilk kez 20 puana ulaşan Fenerbahçe, Borsa’da işlem gören hisse senedi misali, 18 puana düştü.
Fenerbahçe bocalarken imdada haklı bir başka penaltı yetişti. Ali Palabıyık, bir korner atışında, dışarı çıkan top için korner kararı verdi. Topun kornere çıktığını gören Ali Palabıyık, Sadiku’nun elini görememişti.
VAR devreye girdi.
Bekle babam bekle…
VAR başındaki hakem, “ihtiyaç molası” vermişti sanki!
Ali Palabıyık’ın, “el”i gözden kaçırması olağan sayılırdı. Ama VAR’daki…
Uzun bir beklemenin ardından, VAR’ın çağırdığı Ali Palabıyık, penaltı dedi.
Topun başına yine Vedat Muriç geldi. O Vedat Muriç ki, kendi görev alanına sığmıyor, sahanın her yerinde.
Neyse ki, Fenerbahçe, yeniden 20 puana yükseldi.
*****
Kasımpaşa’nın hırsı, eksik kalmaya, penaltılara yol açtı.
Hakemlerin, daha önceki maçlardaki tutumu, Kasımpaşalı futbolcuları yanılttı!
Penaltı golünden sonra Kasımpaşalı Karim Hafez, hakem Ali Palabıyık'ı alkışla protesto etti; sarı kart gördü. Hafez, kartın ardından hakeme, “Beni at!” dercesine bir kez daha alkışladı; soyunma odasının yolunu tuttu.
Kasımpaşa 10 kişi kalmasına karşın Fenerbahçe’ye kök söktürdü.
Fenerbahçe ne yapıyordu?
Gol atmak için çabalayanların sayısı artıyor, ama gol ararken Kasımpaşa’ya gol fırsatları veriliyordu. Kaleci Altay, “önleyici”ydi artık.
10 kişi kalan Kasımpaşa 2-2’lik eşitliği sağlamasın mı?
Fenerbahçe, 20 puandan düştü yine 18 puana. Neyse ki, Serdar Aziz, kornerden gelen topa öyle bir vurdu ki…
Fenerbahçe, yine yükseldi 20 puana…
Skor nasıl korunacaktı?
Fenerbahçe de, Isla’nın 72. dakikada doğrudan kırmızı kart görmesiyle 10 kişi kaldı?
Ersun Yanal, skoru korumak için önlemler alıyordu. İkinci yarıda girenlere çıkanlara bakmak yeter: Sırayla, Rodrigues, Tolga, Moses çıktı; Dirar, Jailson, Sadık girdi.
Skoru korumak için Fenerbahçe savunması, “kale gibi” oluyordu!
Son düdük çalınca, herkes rahat bir soluk aldı.
*****
Sona doğru…
Kazananın olduğu yerde, mutlaka bir kaybeden vardır.
Kaybeden, skor 3-2 olduğu için, Kasımpaşa’dır doğal olarak. Ama Kasımpaşa’nın mücadelesi ve kaleci Altay’ın kurtarışları göz önünde tutulduğunda, Kasımpaşa, asıl oynayan ve kaydedenden başkası değildi.
O zaman, Fenerbahçe skor, Kasımpaşa ise oyun bakımından kazanan olduğuna göre kim kaybetti?
Maç sonrası, Ersun Yanal’ın görüşünü merak edenler, varsın şu cümleleri yorumlasın:
"Oyundan mutlu değilim, memnun değilim. Bu oyunun çok daha iyisini oynayarak taraftarımızı mutlu etmek durumundayız, bunun mazereti de yoktur. Fenerbahçe'nin penaltı kararları herkes tarafından irdelenecek, konuşulacak, biz sadece kendi oyunumuza bakacağız.”
(Aynı camia içinde galibiyete üzülen olur mu?
Her zaman böyle galibiyetler olmaz yargısından yola çıkanlar, eksiklikleri dile getirirler. Kimileri bunu "galibiyete üzülme" olarak görür.
Ne mi demeli?
"Galibiyete üzülen var" diyenler, herkesi kendileri gibi görenlerdir.)
Son söz:
Dünden ders almayan, tercih ve kararlarıyla hep aynı yanlışları yapan, bir şeyler elde ediliyor gözükse de, sonuçta kaybeden, genel bir deyişle, kaybettiren olur.
YORUMLAR