TURGUT ÇELİK

TURGUT ÇELİK


Hüzünden sevince giden yolda ilk adım mı?

19 Eylül 2017 - 11:45

Sorularla geçen haftaya dönelim önce:

Fenerbahçe taraftarının yazgısında “üzülmek” mi olacak böyle?

Fenerbahçe, yenilmesine karşın, futboluyla umut vermedi mi?

Son golü Başakşehir değil de Fenerbahçe atsaydı, “yorum”lar nasıl olacaktı?

İlk dört haftada 5 puan toplanması, atılan ve yenen gol sayısının 8 olması düşündürücü değil mi?

Kendi sahasında 3-2 yenilen bir takımı nasıl olur da övülür?  

Hele bu takım Fenerbahçe ise, bu işte/ bakışta bir terslik var demezler mi?

Kesinlikle derler.

Sadece skora bakan, önceki maçlardaki savrukluğu göz önünde tutanlar açısından bakıldığında, Nasreddin Hoca misali “Sen de haklısın”, “Sen de haklısın”  denebilir ancak!.

Fenerbahçe, Başakşehir’e yenilmesine karşın, ortaya konan futbol, aslında umut vericiydi. Skorun umut verici olmaması, futbolun o umut vericiliğini, ne yazık ki, bakış açısına göre gölgeliyordu.

*****

Gelelim bu haftaya, Alanyaspor maçına  dönelim, sorular gelsin önce:

Ya 81. dakikada ofsayt gerekçesiyle sayılmayan gol, beraberliği ya da öne geçmeyi sağlayacak gol olsaydı, ne olacaktı?

Rakipten daha çok gol atılamayınca, hakem kararlarının skorda etkili olduğu dile getirildiğinde, “futbol uleması”nın ağzında sadece Fenerbahçe için sakız olan “Hakemi de yeneceksin” deyişi yine mi gündeme taşınacaktı?

Şimdi, Fenerbahçe’nin attığı 4 golü, 4 hakem mi yedi?

Puan yitirince, dünyanın sonu gelmiş havası yayanların etkisinde kalanlar açısından bakılınca, bu farklı skor nedeniyle her şeyin yoluna girdiği sonucuna mı varılacak?

En doğrusu, “Daha yeni başlıyor” demek olmaz mı?

Alanyaspor karşısındaki hoş oyun ve skor, hüzünden sevince giden yola girilmenin ilk adımı olabilir mi?

Bu ilk adım, umut ve beklentiyi Beşiktaş maçıyla bir basamak daha ileri taşırsa, eleştirilerin yön değiştirmesine tanıklık etmeyecek mi?

Bir hafta arayla sıralanan sorulardaki ortak nokta, Aykut Kocaman’ın bekleyin/ sabredin/ göreceksiniz yollu açıklamalarını doğrular yönde.

*****

İlk adımlar,  ipuçları verebilir.

Fenerbahçe, ard arda gelen üç faulle Alanyaspor’u durdurdu. Bunu Fenerbahçe’nin ilk dakikada gol yemenin getirdiği tedirginliğe bağlayabiliriz.

İlk dakikalar atlatıldıktan sonra Fenerbahçe’nin atakları, “gol kokusu”nu yaymaya başladı.

Başlama böyle olunca, görüldü ki yenilerden Janssen,  çok şey yapacak.

Yaptı da…

Fenerbahçe’nin Janssen’ın golünden önceki baskısı, golden sonra eski alışkanlığa dönünce, Alanyaspor eşitliği sağladı. Zaten Fenerbahçe taraftarının tedirginliği gelip bu noktada düğümleniyor. Öne geçilmişse skoru koruma kaygısı gözüken “taktik”, geliyor bir yerde işe yaramıyor.

(Yine korner atışlarında Valbuena, yalnız değildi. İsmail’in ya da Hasan Ali Kaldırım’ın varlığına anlam veremeyenler beki, belki de Valbuena’nın “asistan”ı, “tercüman”ı, “koruması”, “eskort”u görüyordu! İlk golün başlangıcının korner atışıyla başlamasından anlaşıldı ki, meğer, Valbuena’nın yanındaki sol bek, rakip savunmayı şaşırtmak, savunmanın dengesini bozmak/ kafasını karıştırmak içinmiş!)

*****

Fenerbahçe, iki yerliyle başladı; sonra bunların sayısı Mehmet Ekici’nin zorunlu olarak girişiyle bir arttı. Sonra  yorulan Mehmet Ekici, yerini sakatlıktan yeni dönen Alper Potuk’a bıraktı.

Sakatlar iyileşir, verimli duruma gelirse, Aykut Kocaman’ın işi gittikçe zorlaşır!

Futbolcuların topu kapma yolundaki mücadelesi, Aykut Kocaman’ı sevindirmiş olmalı.

Mücadele etmek, bir de  gol atmakla, golü önlemekle sonuçlanırsa, taraftarın keyfine diyecek olmaz!

Gözler şimdi 23 Eylül’e daha bir çevrilecektir.

Son söz:

Öne geçtikten sonra, o alışık olduğumuz bocalama, zamanla yerini “temkinli”, ama açık vermeden oynamaya döndüğünde,  taraftar da tribünlere dönecektir.

YORUMLAR

  • 0 Yorum